Ana sayfaya dön
Blog Yazılarımız
Anne ve Çocuk Sağlığı
Otizm Nedir?
Otizm kişinin etrafıyla sözel ve sözel olmayan şekilde uygun ilişki kuramaması şeklinde ifade edebileceğimiz gelişimsel bir bozukluktur. Günümüzde basit testler ile tanısı erken konulabilmektedir. Erken tanı ve tedavi bu çocukların ilerideki yaşamları için büyük öneme sahiptir.Otizmli bireyler;Diğer insanlarla iletişim kurmakta zorlanır.Diğer insanların nasıl düşündüğünü veya hissettiğini anlamakta zorlanır.Parlak ışık ya da yüksek ses gibi şeyleri bunaltıcı, stresli veya rahatsız edici bulabilir.Bilgileri anlaması daha uzun sürebilir.Bazı davranışları tekrar tekrar yapabilirler.Otizm belirtileri şunlardır: İsmine cevap vermemek; göz temasından kaçınmak; ellerini çırpmak, parmaklarını sallamak veya vücudunu sallamak gibi tekrarlayan hareketler; diğer çocuklar kadar konuşmamak; aynı cümleleri tekrarlamak.Bu belirtilerin varlığından şüphelenildiğinde mutlaka bir çocuk doktoruna, çocuk psikiyatristine ya da çocuk gelişim uzmanına başvurulmalıdır. Çocuğunuza doğru teşhis konması, çocuğunuzun ihtiyaç duyabileceği ekstra desteği almasına yardımcı olabilir. Konuşma, dil terapisi ve eğitim desteği ile otizmli çocuklar ve ailelerinin hayatları oldukça kolaylaşır.Uzm. Dr. İrem Cantürk
Devamını Oku
Anne ve Çocuk Sağlığı
Gebelik Döneminde Sağlıklı Beslenme
İdeal olarak, hamile kadınlar, taze meyve ve sebzeler, tam tahıllar, süt ve süt ürünleri, protein kaynakları ve sağlıklı yağlar gibi besinler içeren çeşitli gıdalar tüketmelidir.Hamile kadınların günlük diyetlerinde en az 5 porsiyon meyve ve sebze, 2-3 porsiyon tam tahıllı gıdalar, 3-4 porsiyon süt veya süt ürünleri, 2-3 porsiyon protein kaynakları ve sağlıklı yağlar bulunmalıdır.Ayrıca, hamile kadınlar özellikle folik asit, demir, kalsiyum, D vitamini ve Omega-3 yağ asitleri açısından zengin gıdaları tüketmeye özen göstermelidirler. Bu besinler, sağlıklı fetal gelişim ve annenin ihtiyaçlarını karşılamaya yardımcı olur.Hamilelikte ayrıca, kafein, alkol, bazı balıklarda bulunan civa, ananas, ciğer eti, az pişmiş yumurta, işlenmiş gıdalar ve aşırı şeker gibi bazı yiyecek ve içeceklerden kaçınılması önerilir. Ayrıca, yeterli miktarda su içmek de önemlidir, çünkü dehidrasyon, hamilelikte istenmeyen komplikasyonlara neden olabilir.Dyt. Rana Hızarcı
Devamını Oku
Kalp Hastalıkları
Kalp Krizi Geçirdiğimizi Nasıl Anlarız?
Kalp Krizi Nedir?Kalp krizi genellikle kalbinize giden kan damarların birinde veya birkaçında meydana gelen kan pıhtısının kan beslenmesini engellemesi sonucu meydana gelir.Kalp Krizi Belirtileri Nelerdir?Ana semptom en az 15-20 dk kadar süren ağrı kesici alımından sonra rahatlama hissi vermeyen,duruş pozisyonuyla ilişkisi olmayan, sürekli kola, omuza, çeneye, sırta yansıyan ağrı yapabilen sıkıştırıcı tarzda göğüs ağrısı olmakla birlikte nefes darlığı, soğuk soğuk terleme, baş dönmesi, bulantı ve kusma, aniden gelen halsizlik hissi gibi şikayetler olabilir. Bazen herhangi bir şikayet olmadan da kalp krizi gerçekleşebilir.Kalp Krizi Açısından Riskli Gruplar Kimlerdir?Erkek nüfus kadın nüfusa oranla 3 kat daha riskli gruptadır.Diyabet hastalarıHipertansiyon hastalarıKolesterol gibi kan yağlarının yüksek olduğu durumlarFazla kilolu olma veya obeziteSigara kullanımıHareketsiz yaşam varlığıGenetik yatkınlıkİleri yaş (45 yaş üzeri erkekler için 55 yaş üzeri kadınlar için)Ailesinde erken yaşta kalp krizi öyküsü varlığıKalp Krizi Kesin Tanısı Nasıl Konulur?Kalp krizi kesin tanısı klinik olarak şüphelenen hastalara hastanede çekilen EKG ve yapılan kan tahlili sonucu konulur.Göğüs ağrınızı önemseyin, şikayetiniz varlığında en yakın sağlık kuruluşuna kontrol amaçlı uğrayın. Yakınınızda ve çevrenizde kalp krizi geçirdiğini düşündüğünüz birileri varsa hemen 112 ye bildirin.                                                                                                                                                 Dr. Hasan Ali BAŞKaynak için bknz.
Devamını Oku
Sağlıklı Yaşam
Sigarayı Bırakmanın Yolları
Sigarayı Bırakmanın Yolları Öncelikle kendinize bir bırakma tarihi belirleyin.Sigarayı bırakma nedenlerinizi yazın.Arkadaşlarınıza sigarayı bıraktığınızı söyleyin.Sigara içmeyi tetikleyen ortamlardan uzak durun.Kendinizi meşgul etmek için uğraşlar bulun (örn; yeni bir hobi).Beslenmenize dikkat edin.Düzenli egzersiz yapın.Sigarayı bırakma yardımcıları (NRT, vareniklin, bupropiyon) kullanabilirsiniz.Sigarayı bırakma döneminde, bağımlılığı yenmeye ve yoksunluk belirtilerini azaltmaya yardımcı yöntemler vardır. Bu yöntemler tıbbi duruma, yaşa, hamile veya emziriyor olma durumuna bağlı olarak değişiklik gösterir. Nikotin Yerine Koyma Tedavisi (NRT); sigara dumanında bulunan katran, karbonmonoksit ve diğer zehirli gazlar olmadan düşük düzeyde nikotin sağlayan bir yöntemdir. Bu; sigara bırakılınca ortaya çıkan yoksunluk belirtilerini azaltmaya yardımcı olur. Bant ve sakız formunda eczanelerde bulunur. En etkili tedavi bu ikisini birlikte kullanmaktır. Nikotin dozu doktor kontrolünde kademeli olarak azaltılır ve toplam tedavi yaklaşık olarak 2-3 ay sürer. Olası yan etkiler ve tedavi planı hakkında mutlaka doktorunuza danışın.Sigarayı bırakmak için vareniklin ve bupropiyon gibi ilaçlar kullanılmaktadır. Bu ilaçlar hakkında bilgi almak için doktorunuza başvurabilirsiniz. Uzm. Dr. İrem CantürkKaynak için:bknz.bknz.
Devamını Oku
Anne ve Çocuk Sağlığı
Yenidoğanlarda Sarılık
Yenidoğanlarda sarılık, kanda bilirubin denilen maddenin artışına bağlı olarak oluşan çoğunlukla altta bir neden olmaksızın kendiliğinden iyileşen ama bazı durumlarda da ileri tetkik ve tedavi gerektiren bir durumdur. Doğumdan 24-72 saat sonra gerçekleşen kandaki total bilirubin düzeyi artışının normal zamanında doğan bebeklerde 12,9 mg/dl erken doğan bebeklerde 15 mg/dl yi geçmediği, günlük artış hızının 5 mg/dl yi geçmediği çoğunlukla 10-14 gün içerisinde kendiliğinden geçen, herhangi bir tedavi gerektirmeyen ama yakın takip gerektiren durum fizyolojik sarılık olarak adlandırılır.Doğumdan sonraki ilk 24 saat içinde gerçekleşen kandaki total bilirubin düzeyi artışının normal zamanında doğan bebeklerde 12,9 mg/dl erken doğan bebeklerde 15 mg/dl'yi geçtiği, günlük artış hızının 5 mg/dl'yi geçtiği durum ise patolojik sarılık olarak adlandırılır, ileri tetkik ve tedavi gerektirir.Bazen de anne sütünün içeriğindeki bazı maddelerden dolayı bilirubin atılımı zorlaşır, geri emilimi artar ve vücutta birikir, bu da anne sütü sarılığı olarak adlandırılır. Genelde tedavi gerektiren bir durum değildir, sadece fizyolojik sarılığa nazaran biraz daha uzamış sarılığa neden olur. Anne emzirmeye kesinlikle devam etmelidir, bebek yakın takibe alınır, klinik duruma göre bebek hastaneye yatırılıp tedavi edilebilir.Erken doğan bebekler, diyabetik anne bebekleri, kan uyuşmazlıkları, doğum sonrası iyi emzirilmeyen bebekler, kardeşlerde daha önceden sarılık geçirme öyküsü olan bebeklerde risk daha fazladır.Sarılık yenidoğanlarda önce sklera (gözün beyaz olarak gözüken kısmı) ve yüzde, ağız içinde başlar, daha sonra sarılığın ilerlemesiyle gövdeye, en son kollara ve bacaklara yayılır. Sarılık tablosuna bebekte uyku hali, emmede isteksizlik, ateş, ağlama nöbetleri, açık renkli ve soluk dışkılama, koyu renkli idrar gibi şikayetler eşlik edebilir.Tanı klinik olarak şüphelenilen bebekte alınan kan testleriyle konur. Patolojik sarılık erken tanı alıp tedaviye başlanmazsa ileri evrede kernikterus denilen bilirubinin beyin sisteminde birikmesiyle oluşan oldukça nadir görülen bir sinir sistemi hastalığına dönüşebilir. Tedavi gerektiren sarılıkta en sık fototerapi denilen vücutta biriken bilirubini idrarla atılabilecek forma dönüştüren ışık tedavisi ve bazı durumlarda bebeğin kan değişimi gibi tedaviler kullanılır. Bu iki tedavi yönteminde de bebek küvözde, yoğun bakım şartlarında takip edilmelidir.Yenidoğan sarılığın önlenmesi için, annenin günde en az 8-12 kez bebeği emzirmesi gerekir ve anneye etkin bir emzirme eğitimi verilmelidir. Evde bebeğin belli aralıklarla cilt rengini ve sklerasını (gözün dışardan gözüken beyaz kısmı) kontrol etmesi istenir. Bebeğin idrar ve gaitasının rengini kontrol etmesi istenir. Sarılıktan şüphe edilen durumunda konunun ciddiyeti ile alakalı bir doktora danışın.Dr. Hasan Ali BAŞ  Kaynak için:bknz.bknz.
Devamını Oku
Anne ve Çocuk Sağlığı
Yaygın Görülen Emzirme Sorunları
Meme Başı Çatlağı: Meme başı çatlağı genellikle bebeğin memeye iyi yerleştirilememesi veya memeyi tam kavrayamaması sonucu oluşur. Çok ağrılı bir durumdur. Kısa sürede tedavi edilmezse daha da kötüleşir. Bu nedenle mümkün olan en kısa zamanda doktordan, hemşireden veya ebeden yardım almak çok önemlidir.Yetersiz Anne Sütü: Anneler emzirmenin ilk dönemlerinde bebeğin yeterince süt alamadığından endişe duyabilir. Bebeğin yeterince anne sütü aldığından emin olunması biraz zaman alabilir. Bebeğe her beslenmede bir meme bitene kadar verdikten sonra diğerine geçmek ve bir sonraki emzirmede diğer memeden başlayarak emzirmek süt üretimini arttırır. Ayrıca anne ile bebeğin ten tene teması da süt üretimini arttırır.Memelerin Şişmesi (Angorjman): Bunun sebebi memenin tam boşalamaması ve fazla sütle dolmasıdır. Memeler sert, hassas ve ağrılı hissedilir. Bu; emzirmenin ilk günlerinde ya da bebeğin ek gıdaya geçtiği ve çok sık emzirilmediği dönemde olabilir. Memenin bebeğin süt ihtiyaçlarına alışması birkaç gün sürebilir.Bebeğin Memeyi Tam Kavrayamaması: Her emzirme ağrılı oluyorsa veya bebek beslendikten sonra memnun görünmüyorsa, bebek memeyi düzgün bir şekilde kavrayamıyor olabilir. Emzirme teknikleri ile ilgili bilgi edinmek size yardımcı olacaktır.Fazla Süt Üretimi: Bazen anne sütü üretimi çok fazla olur ve bebekler bununla başa çıkmakta zorlanır.Bunun çözümü için anneler yediklerini takip edebilir ya da farklı emzirme pozisyonları deneyebilir.Pamukçuk: Pamukçuk enfeksiyonları meme uçları çatladığında veya hasar gördüğünde ortaya çıkabilir. Anne veya bebekte pamukçuk enfeksiyonu olduğundan şüphelenildiğinde doktora gidilmelidir.Tıkanmış Süt Kanalı: Memede küçük, hassas bir yumru hissedilir. Etkilenen memeden sık sık emzirme tıkanıklığın açılmasına yardımcı olabilir.Mastit (Meme İltihabı): Tıkalı bir süt kanalı rahatlamadığında ortaya çıkar. Meme sıcak ve ağrılıdır. Bu durumda emzirmeye devam etmek önemlidir. Hassas meme ile emzirmeye başlamak yardımcı olabilir. 12-24 saat içinde kendiliğinden gerilemezse antibiyotiğe ihtiyaç olabilir, doktora gidilmelidir.Meme Apsesi: Mastit tedavi edilmezse veya tedaviye yanıt vermezse meme apsesine yol açabilir. Apseyi boşaltmak için cerrahi müdahale gerekir.Dil Bağı: Her 10 bebekten 1'inde dili ağız tabanına bağlayan deri normalden daha kısadır. Bu dil bağı olarak bilinir. Dil bağı bazı bebeklerde dilin serbestçe hareket etmesini engelleyebilir ve bu da emzirmeyi zorlaştırabilir. Böyle bir durumdan şüphelenildiğinde doktora gidilmelidir.Emzirme, anne ve bebeğin birlikte öğrenmesi gereken bir beceridir. Her iki tarafın da bu duruma alışması biraz zaman alabilir. Herhangi bir sorunda emzirme konusunda uzman bir sağlık görevlisine danışmak ve destek almak çok önemlidir.Uzm. Dr. İrem CantürkKaynak için bknz.
Devamını Oku
Akıl ve Ruh Sağlığı
Sosyal Anksiyete Bozukluğu (Sosyal Fobi)
Kişinin sosyal ortamlarda veya performans gerektiren durumlarında aşırı inceleme, utanma ve aşağılanma korkusuyla karakterize, belirgin bir sıkıntıya veya işlevsellikte bozulmaya yol açan yaygın bir hastalıktır.Ortalama tanı yaşı ergenlik dönemine denk gelir. 30 yaşından sonra yeni başlangıçlı sosyal anksiyete bozukluğu nadirdir ve bu tür geç başlangıçlı vakalar genellikle yeni sosyal talepler bağlamında ortaya çıkar (Topluluk önünde konuşma gerektiren bir işe terfi durumu gibi).Özellikle erken başlangıçlı vakalar tedavi altına alınmazsa hastalarda duygu durum bozukluğu, yaygın anksiyete bozukluğu, kişilik bozukluğu, madde kullanımı gibi diğer psikiyatrik patolojiler de görülebilir.Sosyal anksiyete bozukluğunun gelişiminde hem genetik hem de çevresel faktörler rol oynar. Tanılı hastalarda beyinde çeşitli nörohormonal ve nörotransmitter aktiviteler tespit edilmiş olup radyolojik görüntülemelerde belirgin limbik sistem değişiklikleri tespit edilmiştir. Psikososyal faktörler arasında erken çocuklukta yaşanan sıkıntılar, ebeveyn ve akran etkileri yer alır.Hastalarda çarpıntı, titreme, terleme, kaslarda gerginlik, midede rahatsızlık hissi, göğüste sıkıntı hissi, sıcak ya da soğuk basması, başta ağırlık hissi, baş ağrısı ve bulunduğu ortamdan kaçma isteği gibi şikayetler olur.Hastalar genellikle başkalarının önünde konuşma yapmak, yemek yemek-içmek, telefonla konuşmak, tartışmak, bir işle uğraşırken birileri tarafından izlenmek gibi eylemlerde bu gibi şikayetleri yoğun olarak yaşarlar.Hastalarda var olan bu durumu açıklayacak herhangi bir nörolojik patoloji ve madde-ilaç kullanımının olmaması tanı konması açısından önemlidir.Tedavide farmakoterapi ve psikoterapi gibi yöntemler kullanılır.Çoğunlukla erken yaşlarda tanı alan sosyal anksiyete bozukluğu tedavi altına alınmazsa çocuklarda ciddi okul başarısızlığına, psikososyal bozukluklara ve ilerleyen dönemlerde de ek psikolojik rahatsızlıklara zemin hazırlayabileceği unutulmamalıdır.                                                                                                                                Dr. Hasan Ali BAŞKaynak için bknz. https://www.uptodate.com/contents/search?search=social%20fobi&source=AUTOCORRECT&searchType=PLAIN_TEXT&sp=0&searchOffset=1
Devamını Oku
Anne ve Çocuk Sağlığı
Aile Planlaması
Aile planlanmasında hedef, bireylerin tercihleri ​​ve üreme hedefleri ile uyumlu olan doğurganlık ve kontraseptif (doğum kontrol yöntemi) kullanımı hakkında bilinçli kararlar vermelerini destekleyerek, arzu edilen sayıda ve sürede üreme sonuçlarına ulaşmalarını sağlamaktır.Aile planlamasında amaç üreme sayısını kısıtlamak değildir, bireylerin istenilen zamanda ve istenilen sayıda çocuk sahibi olmasıdır. Aynı zamanda çocuk sahibi olamayan bireylere de üreme konusunda yardımcı olmak amaçlarının arasındadır.Aile planlanmasında bireylerin yaşı, var olan çocuk sayısı, hastalık öyküsü, tıbbi soy geçmiş, varsa daha önceden kullandığı bir doğum kontrol yöntemi, hedef üreme sayısı gibi bilgileri not alınır. Tüm doğum kontrol yöntemlerinin danışmanlığı verilir, çok özellikli bir durum (yöntemi kullanmaya var olan hastalık yüzünden engel gibi) olmadığı müddetçe herhangi bir yöntem yönlendirmesi yapılmaz ve bireyler kendi istedikleri yöntemi seçerler.Doğum kontrol yöntemi olarak hormonal yöntemler, (hap, iğne, vajinal halka formunda) bariyer yöntemler, (kondom, diyafram gibi) rahim içi araçlar, cerrahi yöntemler (tüp ligasyonu, vazektomi) kullanılır. Bireylere tüm yöntemlerin kullanım şekilleri, olası yan etkiler, koruyuculuk oranları hakkında detaylı bilgi verilir. Seçim bireylere bırakılır.Herhangi bir yöntem seçildikten sonra mutlaka bireylerden yöntem ve süreç hakkında çeşitli sorularla geri bildirim alınmalıdır. Kullanım şeklinin nasıl olduğu, nasıl yan etkiler gelişebileceği gibi soruları bireylerin cevaplaması istenir ve süreç anlaşılmış ise aile planlanması yöntem danışmanlığı kısmıyla devam eder.Aile planlanması sadece kadın bireylerin katılımın olduğu bir süreç değildir. Kondom kullanımı ve vazektomi işlemi erkeklerin de dahil olduğu aile planlanması yöntemidir.Aile planlanması adı altında kullanılan geleneksel yöntemlerin (geri çekme, vajinal duş gibi) etkinliklerinin olmadığı bilinmelidir. Herhangi bir modern aile planlaması yöntemin kişiye uygun olup olmadığının belirlenmesi açısından sağlık kuruluşuna danışılması ve aile planlaması danışmanlığı alınması gerekmektedir.                                                                                                                             Dr. Hasan Ali BAŞKaynak için bknz.                                                                                                                             
Devamını Oku
Sağlıklı Yaşam
Botoks ile İlgili Genel Bilgiler
Botoks yani botulinum toksini, Clostridium botulinum adındaki bakteri tarafından üretilen bir nörotoksindir. Bu toksin kas-sinir kavşağındaki asetilkolin denilen nörotransmitteri bloke ederek kasın çalışmasını engeller. Böylece kas aktivasyonu istenmeyen durumlarda klinik olarak kullanılır.Klinik pratikte ilk olarak şaşılık tedavisinde kullanılmıştır, daha sonra birçok kas hiperaktivitesi ile karakterize hastalıkta kullanılmıştır. Günümüzde de yaygın olarak kırışıklık tedavilerinde, migren tedavilerinde, terleme problemi olanlarda, diş sıkma ve diş gıcırdatma problemi olanlarda kullanılır.Birçok botulinum toksini türü vardır. Medikal estetik alanında en çok tip a toksin kullanılır.Gebelerde ve emziren annelerde kullanımı önerilmez. Daha önceki kullanımda alerjik reaksiyon gelişmişse kullanımı önerilmez. Abobotulinum toksinA içeren tedaviler özel olarak inek sütü proteinine alerjisi olan hastalara verilememelidir. Kullanımı sonrası daha çok lokal yan etkiler beklenir, sistemik yan etkiler nadirdir. Enjeksiyon yerinde ağrı, kızarıklık ve morarma, ödem, kaşıntı, ekimoz olabilir. Enjeksiyon sırasında gelişen ağrı sıklıkla tolere edilir. Ağrıyı azaltmak için topikal anestezik maddelerin kullanımı önerilir.Sistemik yan etkiler çok az görülür. Anaflaksi, anjiyoödem, jeneralize botulinum denilen yorgunluk, solunum sıkıntısı ve yemede güçlük ile seyreden nadir gelişen bir patolojiye sebep olurlar.Bazı ilaçlar (aminglikozitler, klinidin, siklosporin, klorokin gibi) ve bazı kronik hastalıklar etkinliklerini değiştirir. Uygulama yapmadan önce mutlaka ilaç ve hastalık sorgulaması yapılmalıdır.İşlem tipik olarak küçük çaplı bir iğneye sahip küçük hacimli bir insülin şırıngasıyla yapılır. Doz ayarlaması kişiden kişiye göre değişir. Genelde erkek bireylerde kas kütlesi ve hacmi kadınlara göre daha fazla olduğu için daha büyük dozlar uygulanır. İşlem sonrasında herhangi bir komplikasyon gelişmemişse yatış ve takip gerekmez.Botoks uygulamasının medikal estetik amacıyla kullanımında kabul edilen etkinlik süresi 4-6 aydır.Enjeksiyonların yanlış yerleştirilmesi veya toksinin enjeksiyondan sonra hedeflenmemiş bölgelere difüzyonu, geçici şekil bozukluğuna veya fonksiyonel bozulmalara ve aşırı kas zayıflığına neden olabileceği unutulmamalıdır.                                                                                                                           Dr. Hasan Ali BAŞKaynak için bknz.
Devamını Oku
Beslenme
Günlük Tuz Kullanımı
-     Yetişkinler günde 6 gr'dan fazla tuz (2.4 gr sodyum) tüketmemelidir, bu yaklaşık 1 çay kaşığıdır.-   Çocuklar;1-3 yaş arası günde 2 gr'dan fazla tuz tüketmemelidir (0,8 gr sodyum).4-6 yaş arası günde 3 gr'dan fazla tuz tüketmemelidir (1.2 gr sodyum).7-10 yaş arası günde 5 gr'dan fazla tuz tüketmemelidir (2 gr sodyum).11 yaş ve üzeri, günde 6 gr'dan fazla tuz tüketmemelidir (2.4 gr sodyum).-       Bebeklerin böbrekleri tuzu işlemek için tam olarak gelişmemiştir. 1 yaşından küçük bebekler günde 1 gramdan az tuz tüketmelidir. Emzirilen bebekler, anne sütünden sodyum da dahil olmak üzere yeterli miktarda mineral alır. Benzer şekilde hazır mamalar da yeterli miktarda mineral içerir. Ek gıdaya geçildiği dönemde bebeklerin yemeklerine ekstra tuz eklenmemeli ve paketli gıdalar verilmemelidir.Bazı yiyecekler yapılma biçimleri nedeniyle yüksek oranda tuz içerir. Günlük tuz tüketimini azaltmak için bu yiyecekler az miktarlarda tüketilmelidir. Bunlar; pastırma, jambon, salam, sosis, füme et ve balık, salamura balık, peynir, hazır soslar, soya sosu, zeytin, turşu, tuzlu ve kavrulmuş kuruyemişlerdir.Ekmek ve kahvaltılık gevrekler gibi bazı yiyecekler ise çok fazla tuz içermez ancak tek porsiyonda çok fazla yenildiği için günlük tuz tüketimini arttırır.Paketli ve hazır gıdalardaki tuz içeriği, farklı markalar arasında değişiklik gösterebilir. Bu yüzden alışveriş yaparken markaları karşılaştırıp daha az tuzlu olanı seçerek günlük tuz kullanım miktarını azaltabiliriz. Besin etiketleri bu konuda yardımcı olacaktır.Uzun süreli yüksek tuz (sodyum) içeren bir diyet, yüksek tansiyona sebep olabilir. Bu da kalp hastalığı ve felç riskini arttırır. Yüksek tansiyon genellikle hiçbir belirti göstermez ve yüksek tansiyonu olan birçok kişi yıllarca hasta olduğunun farkında değildir. Bu yüzden günlük tuz kullanım miktarlarına dikkat etmek çok önemlidir.Uzm. Dr. İrem CantürkKaynak için bknz.
Devamını Oku
Sağlıklı Yaşam
Kilo Verme ile İlgili Doğru Bilinen Yanlışlar
1.     Kilo vermenin tek yolu çok fazla egzersiz yapmaktırBu doğru değil. Başarılı kilo kaybı için süreklilik önemlidir. Bu, günlük rutininizde fiziksel olarak daha aktif olmak anlamına gelir. Yetişkinler haftada en az 150 dakika (hızlı yürüyüş veya bisiklete binme gibi) fiziksel aktivite yapmalıdır.Kilo vermek için alınandan daha fazla kalori yakmak gerekir. Bu, daha az yemek yiyerek ve daha fazla hareket ederek başarılabilir.2.     Sağlıklı besinler daha pahalıdırSağlıklı yiyecekler, sağlıksız alternatiflerinden daha pahalı görünebilir. Yemek hazırlarken malzemeleri daha sağlıklı alternatiflerle değiştirmeyi denemek, yemeklerinizin daha az maliyetli olmasını sağlayacaktır.3.     Karbonhidratlar kilo aldırırDoğru miktarlarda ve dengeli bir diyetin parçası olarak yenen karbonhidratlar, kendi başlarına (yani tereyağı, kremalı soslar vb. eklenmeden) kilo alımına neden olmaz.Lif alımını artırmak için esmer pirinç ve kepekli ekmek gibi tam tahıl ve kepekli karbonhidratlar tüketilebilir.4.     Aç kalmak kilo vermenin en iyi yoludurŞok diyetler kısa süreli kilo kaybına neden olsa da uzun vadede kilo alımına yol açabilirler. Buradaki asıl sorun, şok diyetlerin sürdürülmesinin çok zor olmasıdır. Bu diyetlerde tüketilen yiyecek çeşitliliği sınırlı olabileceğinden, temel besin maddeleri alınmıyor da olabilir. Şok diyetlerde vücudun enerjisi düşük olur ve bu durum yağlı ve şekerli yiyecekler aşermeye neden olabilir. Bu yiyecekler yenildiğinde ihtiyaç olandan daha fazla kalori alınmasına ve böylece kilo alımına neden olabilir.5.     Su içmek kilo verdirirSu içmek kilo vermeye neden olmaz ancak yardımcı olur. Bazen susuzluk, açlıkla karıştırılabilir. Yeteri kadar su içmek daha az atıştırmaya yardımcı olabilir. Su sağlık için gereklidir.6.     Öğün atlamak kilo vermek için iyi bir yoldurÖğün atlamak iyi bir fikir değildir. Kilo vermek için aldığınız kalori miktarını azaltmanız ve egzersiz yaparak yaktığınız kaloriyi artırmanız gerekir. Ancak öğünleri tamamen atlamak yorgunluğa neden olabilir ve temel besinleri kaçırmak anlamına gelebilir. Ayrıca öğün atladığınızda kilo almanıza neden olabilecek yüksek yağlı ve yüksek şekerli yiyeceklerde atıştırma olasılığınız daha yüksek olacaktır.Kilo vermek için en doğru yol bir uzman diyetisyenle görüşmek ve onun önerileri doğrultusunda ilerlemektir. Önemli olan hızlı bir şekilde kilo vererek sağlığın bozulması değil, yavaş ve sağlıklı bir şekilde kilo vermektir. Ancak bu şekilde sağlıklı ve kalıcı bir kilo kaybı elde edilebilir.Uzm. Dr. İrem CantürkKaynak için bknz.
Devamını Oku
Sağlıklı Yaşam
Hemoroid (Basur) Nedir?
Hemoroid, rektum bölgesindeki damarların şişmesi sonucu belirgin haline gelmesidir. Çoğunlukla hastalarda dışkılama esnasında ağrısız rektal kanamalar, anal bölgede kaşıntı, ağrı, ıslaklık ve şişlik gibi şikayetler oluşturur.Hastalarda kanama ağrısız tipik olarak parlak kırmızı renkli tarzdadır. Çoğunlukla kanama dışkıyı kaplar ve damlama şeklindedir fakat bazen kanama miktarı şiddetli olabilir ve ıkınma ile miktarı daha da artar. Çok nadir durumlarda kanama, kronik kan kaybı, halsizlik, zayıflık, baş ağrısı, sinirlilik ve değişen derecelerde yorgunluk ve egzersiz intoleransı semptomlarıyla birlikte demir eksikliği anemisine neden olabilir.Kronik kabızlık ve ishal, genetik yatkınlık, ileri yaş, gebelik, sürekli oturur vaziyette zaman geçirmek-çalışmak, egzersizden uzak yaşam tarzı, aşırı alkol ya da acı ve baharatlı yiyecekler tüketmek gibi nedenler hemoroid oluşumuna zemin hazırlar.Hemoroidler yerleşim yerlerine göre iç ve dış olarak ikiye ayrılır ve birlikte bulunma durumları sıktır.Hastalar çoğunlukla dışkıda kan şikayetiyle hastaneye başvurur. Diğer kanama yapabilen sebepler dışlandıktan sonra, yapılan muayenelerle ve gerekirse genel cerrah tarafından anoskopi, sigmoidoskopi gibi yöntemlerle hemoroidlerin görülmesi tanıyı koydurur.Hastalar hemoroidlerin evresine göre tedavi edilir. İleri evre olmayan, hafif seyreden hemoroidler beslenme alışkanlıkların düzenlenmesi, lifli gıda tüketiminin sağlanması, egzersiz yapılması, sıcak-ılık oturma banyolarının yapılması gibi yöntemlerle tedavi edilir.Sıcak-ılık oturma banyosu 10-15 dk boyunca günde 2-3 kez yapılabilir. Hazırlanan suya sabun, köpük gibi maddeler eklenmemelidir.Hastalığın kliniğine göre oral haplar, lokal krem uygulamaları ve fitil uygulamaları tedaviye eklenir.İleri evre hemoroidler cerrahi yöntemlerle tedavi edilir. Genel cerrahi doktorları tarafından hemoroid operasyonları yapılmaktadır.                                                                                                                                 Dr. Hasan Ali BAŞKaynak için:bknz.bknz.
Devamını Oku
Sağlıklı Yaşam
Uyku Hijyeni
Günümüzde pek çok iş kazası ve trafik kazalarının altında yatan neden sağlıksız uyku ve uyku ile ilişkili hastalıklar olarak tanımlanmıştır. Sağlıklı bir uykunun önemine dikkat çekmek ve uyku bozuklukları konusunda farkındalık yaratmak amacıyla, Dünya Uyku Derneği tarafından her yıl mart ayının üçüncü cuma günü, farklı bir sloganla ‘Dünya Uyku Günü’ olarak kutlanmaktadır. Bu yıl 18 martta “Kaliteli Uyku, Sağlıklı Zihin, Mutlu Dünya” sloganı ile farkındalık çağrısında bulunuldu.Peki uyurken nelere dikkat etmeliyiz? Kaliteli uyku tanımı nedir? Uyku öncesi ne gibi hazırlıklar yapmalıyız? Tüm bu sorular için ve daha kaliteli bir uyku düzenimizin olması için uyku hijyeni adında bir tanımlama oluşturuldu. Hadi biraz uyku hijyenini inceleyelim.Uyku Hijyenini Nasıl Sağlayabiliriz?1- Her gün (tatil ve hafta sonları da dâhil) aynı saatte yatın, sabahları aynı saatte kalkın. Eğer aynı saatte yatıp uykuya dalamıyorsanız bile sabah kalkış saatinizin aynı olmasına özen gösterin.2- Kendinizi uyumaya zorlamayın. Uykunuz gelmeden yatağa girmeyin. Yatakta yarım saatten daha fazla uyuyamadan yatarsanız, yataktan kalkın, sessiz bir şeyle uğraşın. Örnek vermek gerekirse loş ışıkta kitap okuyabilir veya dinlendirici bir müzik dinleme gibi rahatlatan etkinliklerde bulunabilirsiniz, uykunuzun geldiğini hissettiğinizde yeniden yatağa dönün.3-Yatak odasının karanlık ve sessiz olmasını sağlayın.4-Gündüzleri güneş ışığından yararlanın, gün içinde evde kapalı kalmayın.5-Haftada en az üç gün yarım saatlik yürüme, jimnastik gibi hafif egzersizler yapın.6-Yatakta televizyon izlemeyin, kitap okumayın, telefon ve bilgisayarla uğraşmayın. Yatağa gitmeden hemen önce ağır egzersizler yapmayın.7-Uyku davranışı kazanmak adına yatak kıyafetinizi sadece yatakta giyin. Ev içerisinde vakit geçirdiğiniz kıyafetin farklı olmasına dikkat edin.8-Akşam öğünü için hafif yemekler tercih edin ve uykuyla yemek arasında 3-4 saat zaman bırakın. Yatağa çok aç ya da tok karnına girmeyin. 9-Gün içerisinde asitli ve kafeinli gıdalar/içecekler tüketirken aşırıya kaçmayın, akşam öğününden sonra tüketmekten kaçının (kahve, çay, çikolata, kola gibi).10-Doktorunuza danışmadan uyku ilacı almayın.Uyku davranışı kazanmak adına yapabileceklerinizi sıralayın, hedef belirleyin ve adım adım tüm basamakları uygulayın. Kaliteli bir uyku ile gerek sosyal yaşantınızda gerekse iş hayatınızdaki enerji ve mod artışını günlük aktivitelerdeki değişiklikleri kısa sürede fark edeceksiniz.Sağlıklı uyku, sağlıklı yaşlanma diyerek yazımızı bitirelim.             Dr. Hasan Ali BAŞKaynak için:bknz.bknz.
Devamını Oku
Sağlıklı Yaşam
Obstruktif Uyku Apne Sendromu
Obstruktif uyku apne sendromu (OSAS) uyku sırasında çeşitli nedenlerle üst solunum yollarının tam veya kısmi tıkanması sonucu, uyku sırasında solunumun tam veya kısmi durması ile karakterize bir hastalıktır.Risk Faktörleri Nelerdir?-Çok kilolu veya obez olmak ( Beden kitle indeksinin 25’ten büyük olması)- İleri yaş ve erkek cinsiyette olmak-Sigara ve alkol kullanımı-Genetik faktörler ve anatomik anomaliler ( yüz, çene, boyun anomalileri gibi)-Eşlik eden hastalıkların varlığı (Diyabet, hipertansiyon, kalp ve akciğer hastalıkları gibi)-Sedatif ilaç kullanımıOSAS Olan Hastalarda Beklenen Şikayetler Nelerdir?Horlama (en sık)Gündüz aşırı uyku haliYetersiz uyku, dinlenmemiş şekilde uyanmaUnutkanlık, dikkat eksikliği, sinirlilikBilişsel bozukluklarKarakter ve kişilik değişiklikleriCinsel istekte azalmaÇarpıntı ve ritim bozukluğu gibi kardiyovasküler problemlerTanı Nasıl Konur?Klinik bulgular eşliğinde hastanede uyku laboratuvarlarında polisomnografi denilen (uyku testi) vücudunuza yerleştirilen elektrotlarla uyku sırasındaki var olan değişimleri tespit eden cihaz ile kesin tanı konur.Tedavi Yöntemleri Nelerdir?Yaşam şekli değişikliği önerilir. (Sigara ve alkol tüketiminin azaltılması, kilo verme gibi)Yatak pozisyonu tavsiyeleri verilir. Apne atakları genellikle sırt üstü uyurken ama kişiden kişiye değişen pozisyonlarda olabileceği için kişiye özel yatak pozisyonu eğitimleri verilir.Seçilmiş hastalara alt çeneyi ve dili ön tarafta tutmayı hedefleyen ağız içi araç kullanımı önerilir. Diş hekimleri tarafından yapılan bir işlemdir.Bilinen en kesin ve etkili tedavi yöntem CPAP ( Continious Positive Airway Pressure)  cihazıdır. Cihaz ile hasta uyurken burundan devamlı akciğerlere hava akışı sağlanır ve bu tedavi ile horlama, uykuda solunum durmaları gibi problemler çözülür. Anatomik olarak bir kusuru olan veya kulak burun boğaz doktoru tarafından hava akışını engelleyen bir patoloji saptandığında hastalar cerrahi tedaviye yönlendirilir.                                                                                                                    Dr. Hasan Ali BAŞKaynak için:bknz.bknz.
Devamını Oku
Akıl ve Ruh Sağlığı
Panik Bozukluk ve Panik Atak
Panik atak; aniden başlayan ve giderek şiddetlenen, ortalama 10-30 dk kadar süren, bireyde bulunduğu ortamdan kaçma hissi, boğulma hissi veren yoğun sıkıntı ve korku hissi ataklarıdır.Panik bozukluk ise tekrarlayan panik ataklarla seyreden, ataklar arasındaki zamanda atak geçirme kaygısı taşıyan, atakları önlemek için bir takım davranışsal değişikliğe gidilen durumdur.Çoğunlukla başlama yaşı 15-20’li yaşlardır fakat her yaş grubunda görülebilir. Yetişkinlerde ve çocuklarda da benzer şekilde karşımıza çıkar. Atak sıklığı kişiden kişiye göre değişir.Panik atak/bozukluk genetik geçişin yüksek olduğu bir bozukluktur.Panik atak/bozukluk günlük hayat kalitesini ciddi ölçüde bozmaktadır. Çoğunlukla sosyal fobi, depresyon, obsesif kompulsif bozukluk, anksiyete bozuklukları gibi diğer psikiyatrik hastalıklarla birliktelik gösterir. Madde kullanım bozukluklarına yol açabilir.Bir kişiye panik atak ve panik bozukluk tanısı koymadan önce var olan şikayetleri açıklayacak herhangi bir sistem patolojisinin olmaması gerekir.Bu Belirtiler Nedir?Göğüs ağrısı ya da göğüste sıkışmaÇarpıntı, kalbin kuvvetli ya da hızlı vurmasıNefes darlığı ya da boğulur gibi olmaBaş dönmesi, sersemlik, düşecek ya da bayılacak gibi olmaUyuşma ya da karıncalanmaTerleme, üşüme, ürperme ya da ateş basmasıBulantı ya da karın ağrısı  Kendini ya da çevresindekileri değişmiş, tuhaf ve farklı hissetmeKontrolünü kaybetme ya da çıldırma korkusuÖlüm korkusuPanik ataklı bir hastada atak sırasında bu şikayetlerden en az 4 tanesi görülür.Bu şikayetlerle hastalar genellikle acil servislere başvuru yapar. Öncelikle kardiyolojik ve nörolojik muayene yapılır, daha sonra tüm olası patolojiler ekarte edilir ve hastada panik atak tanısına yaklaşılır. Panik atak/bozukluk tedavisinde ilaçlar ve psikoterapi yöntemleri kullanılır. Düzenli aralıklarla kontrol edilen ve tedaviye uyumlu hastada kısa sürede hızlı sonuçlar alınan bir hastalıktırPanik bozukluğu olan kişiler nikotin, alkol, kafein gibi maddelerden uzak durmalı, stressiz ve daha sakin bir yaşam tercih etmelidir.                                                                                                                                  Dr. Hasan Ali BAŞKaynak için:bknz.bknz.
Devamını Oku