Ana sayfaya dön
Blog Yazılarımız
Anne ve Çocuk Sağlığı
Hamilelikte Cilt Sorunları ve Cilt Bakımı
Hamilelik süreci, vücudun birçok yönden değiştiği eşsiz bir dönemdir. Bu değişimlerin en görünür olanlarından biri de ciltte meydana gelen farklılıklardır. Hormonal dengenin değişmesiyle birlikte birçok anne adayı cilt problemleriyle karşılaşabilir. Ancak bu sorunlar geçici olup, doğru bakım ve bilinçli ürün kullanımıyla kontrol altına alınabilir. Bu yazıda, hamilelikte en sık görülen cilt sorunlarını, bunların nedenlerini, doğal çözüm önerilerini detaylıca ele alıyoruz.Hamilelikte Cilt Sorunları Neden Olur?Gebelikte yaşanan hormonal değişiklikler, cilt üzerinde önemli etkiler yaratır. Östrojen ve progesteron seviyelerindeki artış, cildin sebum üretimini artırarak sivilce oluşumuna neden olabilir. Ayrıca, vücudun artan kan hacmi ve bağ dokularının esnemesi; ciltte kuruluk, çatlak ve kaşıntı gibi sorunlara yol açabilir.Cilt sorunlarının diğer nedenleri arasında:Genetik yatkınlıkGüneş ışığına aşırı maruz kalmaYetersiz sıvı tüketimiUyku bozukluklarıStres ve kaygıDengesiz beslenmeyer alır. Bu faktörler gebelik boyunca cilt bariyerini zayıflatabilir ve çeşitli sorunların oluşmasına zemin hazırlayabilir.Hamilelikte Görülen Yaygın Cilt Sorunları Nelerdir?Hamilelik sırasında cilt, vücudun artan hormon üretimi ve fiziksel değişiklikleriyle birlikte farklı tepkiler verebilir. İşte hamilelikte sıkça karşılaşılan cilt problemleri:1. Gebelik çatlakları (Striae gravidarum)Hamilelikte vücut hızla büyür ve bu durum ciltte gerilmeye neden olabilir. Özellikle karın, kalça, uyluklar ve göğüslerde çatlaklar meydana gelebilir. Bu çatlaklar, genellikle kırmızımsı veya mor renklerde başlar, ancak zamanla beyazlaşır. Her kadın bu çatlaklardan etkilenmez, ancak çoğu hamile kadın zamanla bu sorunu yaşar. Çatlakları önlemek tamamen mümkün olmasa da cildi nemlendirici kremlerle beslemek, çatlakların görünümünü hafifletebilir.2. Melazma (Gebelik maskesi)Hamilelikte vücutta artan hormon seviyeleri, ciltte kahverengi lekelerin oluşmasına yol açabilir. Bu durum, genellikle “gebelik maskesi” ya da “melazma” olarak adlandırılır. Melazma, alın, yanaklar, üst dudak ve çene gibi bölgelerde koyu lekeler olarak kendini gösterir. Genellikle güneşe maruz kalma ile daha da belirginleşen bu lekeler, doğumdan sonra genellikle kaybolur. Ancak cilt bakımı ve güneşten korunma önlemleri, melazmayı hafifletmek için etkili olabilir.Melazma, vakaların %90'ında doğum sonrası düzelir, ancak sonraki gebelikler ve ağız yoluyla alınan doğum kontrol haplarının kullanımıyla tekrarlayabilir. Doğum sonrası tedavi seçenekleri arasında topikal tretinoin, hidrokinon ve kortikosteroidler mevcuttur. 2010 tarihli bir Cochrane incelemesi, üç ilacı da içeren ürünlerin en etkili olduğunu ortaya koymuştur (1).3. Kaşıntı ve cilt kuruluğuHamilelik boyunca vücutta meydana gelen değişiklikler ciltte kuruluğa neden olabilir. Özellikle büyüyen karın bölgesi, gerilerek ciltte kaşıntılara yol açabilir. Ayrıca, bazı kadınlar hamilelik sırasında ciltlerinin daha hassas hale geldiğini fark edebilir. Cilt kuruluğu ve kaşıntıyı önlemenin en iyi yolu, düzenli olarak nemlendirici kullanmak ve cildi nazikçe temizlemektir.4. Varisler ve damar değişiklikleriHamilelik sırasında artan kan hacmi ve büyüyen rahim, bacaklarda varislere veya damarların genişlemesine neden olabilir. Bu durum, özellikle gebeliğin ilerleyen dönemlerinde yaygın görülür. Genellikle doğumdan sonra varisler belirginliğini kaybeder, ancak bazı durumlarda tıbbi müdahale gerekebilir.5. Akne ve sivilcelerHamilelikte artan hormonlar ciltte yağ üretimini artırarak sivilce ve akne oluşumuna neden olabilir. Özellikle ergenlikte olduğu gibi, ciltteki yağ üretimi dengesizleşir ve bu da tıkanmış gözeneklere yol açarak sivilcelerin çıkmasına sebep olur.6. Kızarıklıklar ve enfeksiyonlarHormonal değişiklikler, bağışıklık sistemini etkileyerek ciltte kızarıklıklar ve bazı cilt enfeksiyonlarına yol açabilir. Bu durum, genellikle vücudun savunma mekanizmalarının zayıflamasından kaynaklanır.Hamilelikte Cilt Bakımı Nasıl Olmalı?Hamilelik döneminde kullanılan ürünlerin içeriği çok önemlidir. Bu süreçte hem anne sağlığını hem de bebeğin gelişimini olumsuz etkileyebilecek kimyasallardan uzak durulmalıdır.1. Nazik temizlikGünde iki kez, sabah ve akşam olmak üzere cildi temizlemek yeterlidir. Cilt bariyerini koruyan, sabun içermeyen ve pH dengeli temizleyiciler tercih edilmelidir.2. NemlendirmeCildin kuruluğunu gidermek ve kaşıntıyı azaltmak için parfüm, alkol ve sülfat içermeyen nemlendiriciler kullanılmalıdır. Özellikle hyaluronik asit içeren ürünler güvenli ve etkili bir seçenektir.3. Güneş korumasıMelazma gibi lekelerin önüne geçmek için her gün geniş spektrumlu (UVA/UVB) ve en az SPF 30 korumalı bir güneş kremi kullanılmalıdır. Çinko oksit ve titanyum dioksit içeren fiziksel filtreli güneş koruyucular hamilelik için daha güvenlidir.4. Cilt tonunu eşitleme ve leke karşıtıbakımMelazma gibi lekeleri önlemek ya da hafifletmek için C vitamini içeren ürünler tercih edilebilir. C vitamini antioksidan etkisiyle cilt tonunu eşitlemeye yardımcı olur ve genellikle hamilelikte güvenli kabul edilir.5. Çatlak bakımıÇatlakları tamamen önlemek mümkün olmasa da düzenli nemlendirme ve cildi esnek tutmaya yardımcı içerikler (örneğin shea yağı, badem yağı, E vitamini) çatlakların şiddetini azaltabilir.Hamilelikte Cilt Bakımı İçin Doğal ve Güvenli Yöntemler Nelerdir?Hamilelikte cilt bakımında en önemli kural, doğal ve güvenli içerikler tercih etmektir. İşte evde rahatlıkla uygulayabileceğin bazı etkili öneriler:1. Doğal yağlarla nemlendirmeHindistancevizi yağı hem nemlendirici hem de anti-bakteriyel özellik taşır. Kuruyan bölgelere ince bir tabaka halinde uygulanabilir.Tatlı badem yağı, çatlakları önlemeye yardımcı olurken cildi de yumuşatır.Argan yağı, E vitamini bakımından zengin olduğu için hem leke giderici hem de yenileyici etki sağlar.2. Ev yapımı cilt maskeleriBal ve yoğurt maskesi: Cildi nemlendirir ve doğal parlaklık kazandırır. 1 tatlı kaşığı bal ile 1 yemek kaşığı yoğurdu karıştırıp 10 dakika yüzde bekletebilirsin.Yulaf ve süt maskesi: Cildi yatıştırır, sivilceye yatkın ciltlerde dahi rahatlıkla kullanılabilir. Yulaf ezmesiyle az miktarda süt karıştırılıp macun kıvamına getirilerek uygulanabilir.3. Bitki çaylarıyla buhar banyosuHaftada 1 kez yapılan papatya veya yeşil çay buharı, gözenekleri açar ve cildi rahatlatır. Aynı zamanda stresin azalmasına da yardımcı olur.Hamilelikte Kaçınılması Gereken Ürün İçerikleri Nelerdir?Bazı cilt bakım ürünlerinde bulunan aktif bileşenler hamilelik sürecinde zararlı olabilir. Bu nedenle ürün seçerken içerik listesine dikkat etmek gerekir.Retinoidler (Retinol, Tretinoin): Cilt yenilemede etkili olsa da doğum kusurları riski nedeniyle kesinlikle önerilmez.Salisilik Asit (Yüksek Konsantrasyonlarda): Az miktarda topikal kullanım genelde güvenli kabul edilse de yüksek konsantrasyonlardan kaçınılmalıdır.Hidrokinon: Leke tedavisinde kullanılır ancak sistemik emilimi yüksek olduğu için önerilmez.Benzoil Peroksit: Sivilce tedavisinde yaygındır, ancak hamilelikte kullanımı sınırlı olmalıdır.Parabenler: Endokrin sistem üzerinde etkileri olabileceğinden paraben içermeyen ürünler tercih edilmelidir.Hamilelikte cilt değişimleri moral bozucu gibi görünse de bu dönemde cildinize nazik davranmak, doğal yöntemlerle desteklemek ve gerektiğinde uzman yardımı almak oldukça önemlidir. Kendinize zaman ayırın, bedeninizin geçirdiği bu özel sürece şefkatle yaklaşın ve gerektiğinde profesyonel destek almayı ihmal etmeyin.Cildinizdeki her değişim, anneliğe atılan adımların bir parçası. Doğal yöntemlerle bakım yaparken, uzmanlarla iletişimde kalmak hem sizin hem de bebeğinizin sağlığı açısından en doğru yaklaşımdır.Günümüzde, zamandan tasarruf sağlayan online doktor görüşme hizmetleri sayesinde evinizin konforunda uzman desteği almanız mümkün. Cilt sorunlarınızı online doktorlarımızla paylaşarak size özel en güvenli ve etkili çözümleri öğrenebilirsiniz.Özellikle hamilelik zamanlarında günün her anında bir doktora ulaşabileceğinizi bilmek ne kadar güzel olurdu değil mi? İşte siz bunu hak ediyorsunuz. Elra, doktorunuzu gün boyunca sizinle tutuyor.#ElraOnline #AnındaDoktorDesteğiElra Online Sağlık HizmetleriKaynak:https://www.aafp.org/pubs/afp/issues/2023/0200/skin-conditions-during-pregnancy.html
Devamını Oku
Anne ve Çocuk Sağlığı
Çocuklarda Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) Tanı ve Tedavisi
Aşırı yaramaz veya hareketli olarak nitelendirdiğin çocuğunda dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olabileceğini hiç düşündünüz mü? Erkek çocuklarda kızlara göre 8 kat daha fazla görülen bu hastalık çocukluk çağı başlangıçlı olup, çocukluk ve ergenlik döneminde %5-10 oranında görülmektedir. Hastalığın tek yumurta ikizlerinde, çift yumurta ikizlerine göre daha fazla görülmesi, hastalığın oluşumunda genetik ve çevresel faktörlerin birlikte rol oynadığını düşündürmektedir.   Hiperaktivite Bozukluğunun Belirtileri Nelerdir?Çocuğunda, özellikle ·      Ödev yaparken konsantrasyon kaybı, odaklanmada güçlük·      Eşyalarını unutma ·      Karar verememe·      Okul başarısında düşme·      Sosyal ilişkilerde başarısızlık·      Duygu durumunda dalgalanmalarşeklinde sorunları sık gözlemliyorsan, çocuğunda dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olabileceği akla gelmelidir. Erken tanı ve tedavi, semptomların kalıcı hale gelmeden kontrol altına alınması ve çocuğun sosyal ilişkilerinde başarısızlık yaşamaması açısından büyük önem arz eder. Ne Yapmalı, Nasıl Davranmalısınız?Bu yüzden detaylı muayene ve tanı için çocuk psikoloğu size yardımcı olabilir. Kromozomlardaki sayı ve fonksiyon bozukluğu bu hastalıktan sorumlu olabileceği gibi, hastalığa yatkınlık oluşturan bazı genler de tanımlanmıştır. Çocuğunda bu durumun olabileceğini düşünüyorsan tanı sonrası genetik danışma almanı öneririz. Online psikolog desteği alarak, yerinizden ayrılmadan ve en fazla 15 dakika bekleyerek çocuğunuzun durumu hakkında uzman yardımı alabilirsiniz. Üstelik görüntülü olarak gerçekleşen bu online terapileri sınırsızca gerçekleştirebilirsiniz. Sadece Elra online psikolog görüşmesi, maksimum 15 dakika bekleme süresini garanti ediyor. Hiperaktivite gibi durumlarda erken tanı ve süreç yönetimi, her zaman psikolog desteği almakla mümkündür. Psikoloğunuza her zaman ulaşabilmelisiniz. Elra, bünyesindeki klinik psikologlarıyla gün içinde her an yanınızda. Elra, sağlık hizmetlerinin herkes için ulaşılabilir olması misyonuyla çalışıyor.#ElraOnline #AnındaDoktorDesteğiElra Online Sağlık Hizmetleri Kaynak (1): https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/?term=Magnus+W&cauthor_id=28722868Kaynak (2): https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/?term=Nazir+S&cauthor_id=28722868Kaynak (3): https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/?term=Anilkumar+AC&cauthor_id=28722868Kaynak (4): https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/?term=Anilkumar+AC&cauthor_id=28722868Kaynak (5): https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/?term=Shaban+K&cauthor_id=28722868Attention Deficit Hyperactivity Disorder.In: StatPearls [Internet]. Treasure Island (FL): StatPearls Publishing; 2022 Jan.2022 May 8.
Devamını Oku
Anne ve Çocuk Sağlığı
Bebeklerde Beslenme Nasıl Olmalıdır?
Doğumdan itibaren yaşamın ilk 6 ayında sadece anne sütü ile beslenmesi önerilir. Anne sütü, bebeğin büyüme ve gelişmesi için gerekli olan protein, yağ, vitamin ve mineralleri içeren, bağışıklığını güçlendiren, bebeğin gelişimi süresince ihtiyacına göre içeriği devamlı değişen mucize bir besindir. Ek gıda dönemi başlayıncaya dek anne sütü bebeğin hem beslenem hem de sıvı ihtiyacını karşılamak için yeterlidir. Ayrıca, anne sütünün sindirimi kolaydır ve bebeklerin sindirim sistemini rahatlatır. Bu durum yaşama anne sütüyle başlayan bebeklerin bağırsak sağlığı ve ek gıda dönemine geçişi kolaylaştırması açısından da önemli bir fayda sağlar. Anne sütü verilemediği durumlarda, doktor önerisi ile formül mamalar kullanılabilir. Formül mamalar, anne sütüne en yakın besin değerlerine sahip olacak şekilde üretilir ve bebeklerin ihtiyaç duyduğu besinleri içerir. Burada dikkat edilmesi gereken önceliğin her zaman anne sütü olması, formül mamaların yalnızca doktor önerisiyle başlanmasıdır.Bebeklerin ihtiyaçları, diğer besinlerle homeostaziyi korurken yeterli büyümeyi ve optimum sağlığı sürdürmek ve desteklemek için gereken beslenme miktarını belirler. Bebeklik döneminde beslenme gereksinimleri değişir ve büyüme kalıpları optimize edilmiş beslenmeyle yakından bağlantılıdır (1). Anne Sütü Yetersizse Ne Yapılmalıdır?Anne sütünün yeterli olduğunu anlamak için iki kriter vardır; bebeğin kilo alımının yeterli olması ve günde en az 6 kez idrar çıkışı olması. Anne sütü yetersizse veya hiç yoksa, doktorunuza danışarak uygun bir formül mama seçebilirsiniz. Formül mamalar, bebeklerin ihtiyaç duyduğu besinleri içerir ve anne sütüne en yakın besin değerlerine sahiptir. Formül mama seçerken, bebeğinizin yaşına ve sağlık durumuna uygun olanı tercih etmeniz önemlidir. Ayrıca, formül mamaların hazırlanışı ve saklanması konusunda dikkatli olmalısınız. Formül mamalar, hijyenik koşullarda hazırlanmalı ve doğru şekilde saklanmalıdır. Anne sütü yetersizliği veya emzirmeye engel özel durumlar nedeniyle formül mama başlanmışsa dahi, anne sütü miktarını artırmak ve emzirme ile ilgili sorunları çözmek için bir emzirme danışmanından yardım alınabilir.Ek Gıdaya Ne Zaman Başlanmalıdır?Bebekler 6. aydan itibaren ek gıdalara başlayabilir. Ek gıdaya geçişte dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, bebeğin hazır olup olmadığını gözlemlemektir. Bebeğiniz başını dik tutabiliyor, dik oturabiliyor, doğum kilosunun 2 katına ulaşmış ve ağzını açarak yiyeceklere ilgi gösterdiğini belli ediyorsa ek gıdaya başlamaya hazır demektir. Bu kriterlerin olması durumunda doktorunuz bebeğinizin gelişimine göre daha erken haftalarda da ek gıdaya başlamanızı önerebilir. Ek gıdaya geçişte, bebeklerin sindirim sistemine uygun, alerji riski düşük besinler tercih edilmelidir. İlk olarak sebze püreleri, meyve püreleri ve tahıllar önerilir. Yavaş yavaş et, balık ve baklagiller gibi protein kaynakları da eklenebilir. Burada dikkat edilmesi gereken başlangıçta ek gıdanın “tadım” döneminde olması, “doyum” miktarına bebek büyüdükçe ulaşılmasıdır. İlk 1 yıl temel besin kaynağı hala anne sütü ve/veya formül mamadır.Ek Gıdaya Geçişte Hangi Besinler Tercih Edilmelidir?Ek gıdaya geçişte, özellikle ilk bir ay, bebeklerin sindirim sistemine uygun ve alerji riski düşük besinler tercih edilmelidir. İlk olarak sebze püreleri, meyve püreleri ve tahıllar önerilir. Sebzeler arasında havuç, kabak, patates gibi yumuşak ve sindirimi kolay olanlar tercih edilebilir. Meyveler arasında ise elma, armut, muz gibi alerji riski düşük olanlar önerilir. Tahıllar arasında ise pirinç unu, yulaf ezmesi gibi besinler tercih edilebilir. Sebzeler buharda pişirilip çatalla ezerek hafif pütürlü püre kıvamına getirilebilir. Meyveler için ise cam rende kullanılabilir. Doktorunuz uygun gördüğünde yavaş yavaş et, balık ve baklagiller gibi protein kaynakları da eklenebilir. Et ve balık, bebeklerin protein ihtiyacını karşılar ve kas gelişimini destekler. Baklagiller ise lif ve protein açısından zengindir ve sindirimi kolaydır.Bebeklerde Hangi Besinlerden Kaçınılmalıdır?Bebeklerin ilk yaşlarında bal, inek sütü, tuz, şeker, çikolata ve işlenmiş gıdalardan kaçınılmalıdır. Bal, botulizm riski taşıdığı için 1 yaşından önce verilmemelidir. İnek sütü ise sindirim sorunlarına yol açabilir ve alerji riski taşır. Tuz ve şeker, bebeklerin böbreklerine zarar verebilir ve sağlıksız beslenme alışkanlıklarına yol açabilir. Çikolata ve işlenmiş gıdalar ise yüksek şeker ve yağ içeriği nedeniyle bebekler için uygun değildir.Bebeklerde Beslenme Sıklığı Nasıl Olmalıdır?Bebeklerin beslenme sıklığı yaşlarına göre değişir. İlk 6 ayda bebekler genellikle 2-3 saatte bir beslenir. Bu dönemde bebekler, anne sütü veya formül mama ile beslenir. Ek gıdaya geçişle birlikte, ana öğünler ve ara öğünler şeklinde bir beslenme düzeni oluşturulabilir. Bebeklerin beslenme sıklığı, büyüme ve gelişme hızlarına göre ayarlanmalıdır. Bebekler acıktıklarında beslenmeli ve doyduklarında beslenme sonlandırılmalıdır.Bebeklerde Su Tüketimi Nasıl Olmalıdır?İlk 6 ayda bebeklerin su ihtiyacı anne sütü veya formül mama ile karşılanır. Anne sütü veya formül mama, bebeklerin su ihtiyacını karşılayacak miktarda sıvı içerir. Ek gıdaya geçişle birlikte, bebeklere az miktarda su verilebilir. Başlangıç olarak ek gıda ile beslendiği öğünlerden sonra su içirmeyi teklif etmek uygun olacaktır. Ancak su tüketimi miktarı konusunda doktorunuza danışmanız önemlidir. Bebeklerin su ihtiyacı, yaşlarına ve beslenme düzenlerine göre değişir. Anne sütü ile yeterli miktarda sıvı alan bebeğin su ihtiyacı olmadığı için yalnızca alıştırma amaçlı ayına uygun suluk, bardak veya biberon ile teklif etmek yeterli olacaktır. Anne sütü veya formül mama ile beslenme azaldıkça su tüketimi de kademeli artırılmalıdır. Aşırı su tüketimi, bebeklerin böbreklerine zarar verebilir ve besin alımını azaltabilir.Bebeklerde Alerji Riski Nasıl Azaltılır?Bebeklerde alerji riskini azaltmak için yeni besinler tek tek ve küçük miktarlarda verilmelidir. Örneğin ilk gün 3-4 çay kaşığı, ikinci gün 5-7 çay kaşığı, üçüncü gün 7-10 çay kaşığı verilebilir. 3 gün boyunca tek bir yeni besini tanıtmak ve allerjik reaksiyon oluşup oluşmadığını gözlemlemek önemlidir. Alerjik reaksiyon belirtileri arasında ciltte kızarıklık, kaşıntı, döküntü, kusma, ishal ve nefes darlığı bulunur. Alerjik reaksiyon belirtileri gözlemlendiğinde, yeni besin verilmesi durdurulmalı ve doktorunuza danışılmalıdır.Bebeklerde Beslenme Düzeni Nasıl Oluşturulmalıdır?Bebeklerde beslenme düzeni oluştururken, belirli saatlerde beslenmeye özen gösterilmelidir. Bu, bebeğin biyolojik ritmini düzenler ve sindirim sistemini rahatlatır. Ayrıca, beslenme sırasında bebeğin rahat ve huzurlu olması sağlanmalıdır. Bebeklerin beslenme düzeni, ailelerin yaşam tarzına ve bebeğin ihtiyaçlarına göre ayarlanmalıdır. Bebeğin aile ile birlikte sofraya oturması, tadım dönemini sizi gözlemleyerek geçirmesi önemlidir. Beslenme sırasında bebeğin dikkatini dağıtacak unsurlardan kaçınılmalı ve beslenme süreci keyifli hale getirilmelidir.Bebeklerde Beslenme ile İlgili Hangi Yanlışlardan Kaçınılmalıdır?Bebeklerde beslenme ile ilgili sık yapılan yanlışlardan biri, bebeği zorla beslemektir. Bebekler acıktıklarında beslenmeli ve doyduklarında beslenme sonlandırılmalıdır. Zorla besleme, bebeklerde beslenme sorunlarına ve yeme bozukluklarına yol açabilir. Özellikle ilk aylar tadım dönemi olduğu için yeme miktarına takılmadan ve yiyeceklere dokunmasına, üzerini kirletmesine müdahale etmeden, yalnızca keşfetmesine izin verilmelidir. Bebeğe bu alanı açmak gıdaya ilgisini artıracak ve sağlıklı beslenme alışkanlıklarının ve tek başına yemek yeme becerisinin temelini oluşturacaktır. Yine sağlıklı beslenme alışkanlıklarının temeli için, bebeklere hazır gıdalar ve şekerli içecekler verilmemelidir. Hazır gıdalar ve şekerli içecekler, yüksek şeker ve yağ içeriği nedeniyle bebekler için uygun değildir ve sağlıksız beslenme alışkanlıklarına yol açabilir.Bebeklerde Beslenme ile İlgili Hangi Uzmanlardan Yardım Alınmalıdır?Bebeklerin beslenme sürecinde doktorunuzdan ve diyetisyenlerden yardım alabilirsiniz. Doktorunuz, diyetisyeniniz bebeğinizin sağlık durumu ve beslenme ihtiyaçları konusunda size rehberlik edebilir. Bebeklerin beslenme sürecinde uzmanlardan yardım almak, doğru beslenme alışkanlıkları kazandırmak için önemlidir. Bebeğinizin beslenmesi ve sağlığı ya da kendi sağlığınız için, Elra uygulamasını telefonuna indirerek sınırlı sayıda değil, sınırsızca doktorlarımıza, klinik psikologlarımıza ve diyetisyenlerimize danışabilirsiniz. Bu, sizin beden sağlığınızı ve mental yapınızı sürekli iyi tutacak. Online doktor görüşmesi sırasında görüntülü olarak muayene olabilecek, önceki sağlık raporu ve tahlillerinizi sistem üzerinden veya kameraya yaklaşarak doktorlarımızla paylaşıp, ikinci bir uzman görüşü alabileceksiniz. Elra, kayıt ve üyelik için hiçbir ücret talep etmiyor ve online muayene ücreti de sadece 290 TL’dir. Çünkü Elra, daha sağlıklı olma imkanının her zaman elinizin altında olması gerekliliğine inanıyor.Çünkü artık Elra elinizde, sağlık evinizde!#ElraOnline #AnındaDoktorDesteği Dr. Nur Hilal Eriş Kaynak:https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK560758/  
Devamını Oku
Anne ve Çocuk Sağlığı
Çocuklarda Alerji ve Koruma Yöntemleri
Alerji, alerjen olarak bilinen çoğunlukla insan sağlığına zararsız olan şeylere karşı bağışıklık sisteminde meydana gelen anormal reaksiyonlardır. Bu reaksiyonlar basit semptomlara sebep olabileceği gibi hayati tehdit eden sağlık sorunlarına da yol açabilir.Alerjik reaksiyonlar solunum sistemi, sindirim sistemi, deri, gözler gibi birçok sistemi etkileyebilir. Alerjenlerle temas sonrası vücutta bağışıklık sisteminin tetiklediği aşırı duyarlılık reaksiyonu oluşur. Alerji Kimlerde Daha Sık Görülür?Her yaş grubunda ve cinsiyette alerji gelişimi olur; fakat çocukluk çağında alerji gelişimi olan çocuklar yakından takip edilmelidir. Genetik yatkınlığı olanlarda, açık tenlilerde ve nemli havalarda yaşayan insanlarda alerji daha sık görülür.Gelişmiş ülkelerde daha sık görülür. Stresör faktörlerin artması, hava ve gürültü kirliliğinin fazla olması alerjenlerin daha sık gelişmesine neden olmaktadır.Yaşlı yetişkinler, her yaştan bireyi etkileyebilen aynı alerjenlere karşı hassastır. Bunlar arasında yiyecekler, ilaçlar, böcek ısırıkları ve polen gibi çevresel maddeler yer alabilir. Alerjik reaksiyonlar ciltte veya akciğerler, burun ve solunum yollarını içeren solunum sisteminde görülebilir (1).Çocuklarda Neler Alerji Gelişimine Neden Olur?Genetik olarak alerjiye yatkın çocuklar ve ebeveynlerinde alerji öyküsü olan çocuklar alerji gelişimi açısından normal popülasyona göre daha risklidir. Ailede alerji öyküsü olması doğan çocuğun mutlaka alerjik bir çocuk olması anlamına gelmez sadece alerji açısından daha yakından takip edilmelidir.Çocukluk çağının özellikle ilk 3 yılında en sık alerji gelişimine neden olan alerjenler süt ve yer fıstığıdır.Besin alerjileri başlığı altında en sık görülen alerji nedenlerini;-Süt, yer fıstığı, ceviz ve fındık gibi kabuklu yiyecekler, yumurta, balık, kabuklu deniz ürünleri, et şeklinde sıralayabiliriz.Bunun dışında,- Kedi köpek gibi evcil hayvanların tüyleri,- Ağaç ve bitki poleni,- Ev ve toz akarları,- Böcek ısırıkları ve hayvan sokmaları,- Arı sokması,- İlaç alerjileri,- Küpe, kolye, bileklik gibi takılar çocuklarda alerji gelişimine neden olabilir. Çocuklarda Alerji En Sık Ne Zaman Görülür, Mevsimsel Değişiklik Gösterir mi?Yaşanılan coğrafyaya, iklim koşullarına göre değişkenlik göstermekle birlikte ülkemizde dönemsel olarak alerjik reaksiyonların en sık olduğu dönem bahar aylarıdır. Polenlerin daha sık olması, rüzgarların etkisi ve hava sıcaklıklarındaki değişikliklerden kaynaklı en sık bahar aylarında görürüz. Çocuklarda Alerji Belirtileri Nelerdir?Çocuklarda alerji birçok sistemi etkileyen semptomlara neden olabilir.Klinikte en sık karşılaştığımız şikayetler;- Ciltte kızarıklık ve deri döküntüleri,- Genel vücut kaşıntısı,- Burun akıntısı, hapşırma, öksürme,- Gözlerde yaşarma, kızarıklık, kaşıntı ve göz altında şişlik,- Nefes almada zorluk, tıkanıklık,- Özellikle besin alerjileri sonrası kolik tarzda karın ağrısıdır. Çocuklarda Alerji ile İlişkili Hastalıklar Nelerdir?Alerjik rinit:Çocukluk çağında görülen en sık alerjik hastalık alerjik rinittir. Halk arasında saman nezlesi olarak bilinen tabloda alerjene maruziyet sonrası burun akıntısı veya tıkanıklığı, hapşırma ve öksürme, gözlerde yaşarma olur. Hastalık süresi değişkenlik gösterir. Özellikle burun tıkanıklığı çocuklarda uyku kalitesini de çok etkiler. Tekrarlayan buna benzer şikayetler varlığında mutlaka bir doktorla görüşüp tedavi planlanması yapılmalıdır.Alerjik astım: Astım, çocukluk çağının en sık kronik rahatsızlığıdır. Ev tozu, kedi ve köpek tüyü, sigara dumanı ve hava kirliliği gibi etmenler alerjen olarak suçlanır. Hava yolu darlığı, nefes almada zorlanma gibi şikayetler olur. Alerjik astım tanılı çocuklarda uzun süreli tedavi planlanması yapılmalıdır.Atopik dermatit:Alerjen maruziyeti sonrası ciltte kızarıklık, kuruluk ve dökülmelerle seyreden bir cilt hastalığıdır. Özellikle anne sütünün kesilip ek gıdaya başlandığı dönemlerde sık rastlanır.Atopik dermatitli çocukların ileriki yaşlarda alerjik astım gibi diğer alerji ile ilişkili hastalıklara yakalanma olasılığı yüksektir ve bu nedenle yakın takip edilmelidir.Ürtiker:Ciltte kabarıklık ve kaşıntılı lezyonlarla seyreden bir cilt rahatsızlığıdır. Oluşan döküntüler tedavi edildikten sonra iz bırakmadan iyileşir.Besin alerjileri ve ilaç alerjileri de birçok sistemi etkileyen semptomlara yol açan alerjik hastalıklardır. Çocuklarda Alerji Tanısı Nasıl Konulur?Tekrarlayan burun akıntısı veya tıkanıklığı, göz yaşarması, ciltte döküntüler, nefes almakta zorlanma gibi şikayetleri olan çocuklar mutlaka olası alerji değerlendirmesi açısından doktora başvurmalıdır. Alınan detaylı anamnez ve yapılan sistemik muayene sonrası çocuk alerji ve immünoloji doktorları tarafından deri testleri ve kan tahlilleri alerji tanısı koymak için kullanılır.Bilinen veya şüpheli bir alerjen varlığında alerjenden alınan sıvı formlarının cilde enjeksiyonu sonrası oluşan reaksiyon gözlemlenir ve yapılan deri testleri sonucu alerji varlığı tespit edilir.Bilinen veya şüpheli alerjen varlığından söz edemiyorsak ve hastada alerjik reaksiyonlar gözlemlenmişse, ciltten yapılan alerji testlerinde toplumda en sık alerji yapan alerjen etkenler araştırılır. Her hastada bir alerjen varlığı tespit edilemeyebilir. Hastaların diyete dikkat etmesi, çevresel faktörleri gözlemlemesi ve hastalığı tetikleyen alerjen maruziyeti tespit etmeye çalışması gerekmektedir. Çocuklarda Alerji Tedavisi Nelerdir?Çocuklarda alerjinin esas tedavisi alerjiyi tetikleyen alerjen maruziyetinden kaçınmaktır. Eğer alerji testi sonrası varlığı bilinen bir alerjen varsa çevresel faktörleri ve diyeti ona göre düzenlemek gerekir. Alerjinin kesin bir tedavisi yoktur. Alerjen maruziyeti oldukça hastalık ataklar halinde devam eder, fakat semptomları rahatlatma tedavisi uygulanır.Antihistaminik içeriği olan haplar ve kremler tedavide ilaç tedavisi olarak kullanılır.İmmünoterapi (alerji aşısı) alerjik rinit, alerjik astım ve arı alerjisi gibi durumlarda uygulanabilir.Tedavide ilaç kullanımı ve alerji aşısı gibi yöntemler doktora danıştıktan sonra başlanmalıdır. Çocuklarda Alerjiden Korunmak İçin Öneriler:-       Anne sütü alımı desteklenmelidir. 6. Ayda ek gıdaya geçişle birlikte yemeklerde karmaşık öğünler tercih edilmemeli, içerik olarak tek ürün olacak şekilde yemekler ve çorbalar yapılmalıdır.-       Bağışıklık sistemi desteklenmeli, sağlıklı ve dengeli beslenmek, uyku düzeni oluşturmak önemlidir.-       Gün içerisinde yeterli sıvı alımı sağlanmalıdır.-       Çocuklara el yıkama alışkanlığı ve temizlik alışkanlığı erken yaşlarda kazandırılmalıdır.-       Çocuklarda ambalajlı ürünler tüketilmemelidir.-       Polen yoğunluğunun fazla olduğu mevsimlerde kapı ve pencereler kapalı tutulmalıdır. Evden çıkılan dönemlerde maske kullanımı desteklenmelidir. Eve gelirken kıyafetler değiştirilmelidir.-       Evde kullanılan klimaların bakımları yapılmalı ve belli aralıklarla temizlenmelidir.-       Bilinen alerjen varlığında çevresel faktörleri ve diyeti ona göre düzenlemek gerekir. Hastalığın nerden geleceğini veya ne zaman nüksedeceğini bilemezsiniz ama Elra, online muayene imkanını size sunarak erken tanı ve tedavi konusunda hep elinizin altında olacak. Siz de Elra’ya kaydolun ve artık sağlığınıza hükmedin.Eğer doktorunuza, diyetisyeninize veya klinik psikoloğunuza hemen ihtiyacın varsa, sağlık raporuna ikinci bir uzman görüşü almak istiyorsanız, ilaçlarınızı da evinizden çıkmadan yazdırmak istiyorsanız, Elra uygulamasını hemen kullanmaya başlamalısınız.#ElraOnline #AnındaDoktorDesteği Dr. Hasan Ali Baş Kaynak:https://www.medicalnewstoday.com/articles/allergies-getting-worse-with-age
Devamını Oku
Anne ve Çocuk Sağlığı
Çocuklarda Bağışıklık Sistemi Nasıl Güçlendirilir?
Ebeveynler sıklıkla şunları merak ederler: Çocuklarımızı sağlıklı tutmak için ne yapabiliriz? Bağışıklık sistemini güçlendirmenin ve hastalıkları önlemenin yolları var mı? Bu soruların cevabı evet; ancak bunun için sihirli takviyeler yok. Bağışıklık sistemini güçlü tutmanın en iyi yolu, sağlıklı bir yaşam sürmektir. Bu kulağa sıkıcı gelse kanıtlanmış ve doğru olan yöntemdir.Okul sezonunun başlamasıyla birlikte çocukların bağışıklık sistemlerini güçlendirmek daha da önem kazanmaktadır. Okula giden çocuklarınızın sağlıklı kalmasına yardımcı olmak için yapabileceklerinizi bu yazıda bulabilirsiniz (1).Sağlıklı Bir Beslenme Düzeni Bağışıklık Sistemini Güçlendirir mi?Evet, sağlıklı bir beslenme düzeni bağışıklık sisteminin güçlenmesine yardımcı olur. Sağlıklı beslenme düzeni deyince, bol miktarda meyve ve sebzeden (günde beş porsiyon tavsiye edilir ve bunlar her öğün tabağının yarısını kaplamalıdır), tam tahıllardan ve yağsız proteinden oluşan bir beslenme kastedilmektedir. Ayrıca süt ürünleri veya başka bir kalsiyum kaynağı ve bitkisel yağlar gibi sağlıklı yağlar da bulunmalıdır.Beslenme düzeninde kaçınılması gereken besinler; işlenmiş gıdalar, hazır paketli gıdalar, şeker ilaveli gıdalar ve hayvansal ürünlerde bulunan doymuş yağlar gibi sağlıksız yağlar içeren gıdalardır. Bu, çocuğunuzun asla kurabiye veya dondurma yiyemeyeceği anlamına gelmez. Ancak çocuğunuzun sağlıklı olmasını istiyorsanız bu yiyecekleri her gün yememesi gerekir.Multivitamin Takviyeleri Bağışıklık Sistemini Güçlendirmek İçin Gerekli mi?Piyasada bağışıklık sistemini güçlendirdiğini iddia eden birçok takviye bulunmaktadır. Ancak yapılan çalışmalarda bunların çoğunun gerçekten bir fark yaratıp yaratmayacağı konusunda kesin bir sonuç bulunamamıştır. Ayrıca bu besin takviyelerinin hiçbiri sağlıklı beslenmenin yerini almaz. Bazı durumlarda bu takviyeler önerilir, örneğin; sebzeleri reddeden veya kısıtlı bir diyet uygulayan bir çocuğunuz varsa, demir içeren bir multivitamin mantıklı olabilir. Vitamin eksikliği olan çocuklarda eksikliğin yerine konulması için takviyeler tercih edilebilir. Vitaminlerin veya takviyelerin çocuğunuz için iyi bir fikir olup olmadığı konusunda doktorunuzla konuşabilirsiniz.D Vitamini Bağışıklığı Güçlendirir mi?Çocuklarınız D vitamininin çoğunu güneş ışığı ile alabilse de, kış aylarında veya güneş kremi kullanıldığında bunu sağlamak zordur. D vitamininin diyetle alınması çok önemlidir. En yüksek miktarda D vitamini bulunan yiyecekler çocukların tipik menüsünde yer almaz. Bunlar; alabalık, somon, ton balığı ve sardalye gibi yağlı balıklardır. Uzmanlara göre süt, yoğurt, portakal suyu ve süt içermeyen süt alternatifleri (soya veya badem sütü gibi) gibi güçlendirilmiş gıdalar, önerilen günlük D vitamini miktarının yaklaşık %5 ila %25'ini sağlamaktadır. Ancak D vitamini yağda çözünen bir vitamin olduğu için yağla birlikte alındığında en iyi şekilde emilmektedir, çocuklarınız D vitamini tüketirken buna dikkat etmek önemlidir. Bir gıda zaten doğal olarak yağ içeriyorsa (örneğin, yağlı balık ve tam yağlı süt), emilim konusunda endişe edilmemelidir. Bir yiyecek yeteri kadar yağlı değilse (portakal suyu veya bazı süt ürünleri alternatifleri gibi), daha iyi emilim için çocuklarınızın onu yağ içeren bir yemek veya atıştırmalıkla tüketmesini sağlayabilirsiniz.D Vitamini Takviyesi Gerekli mi?Yapılan kan tahlili sonucunda çocuğunuzun D vitamini düzeyi normal aralığın altındaysa D vitamini takviyesi gerekebilir. Günlük D vitamini ihtiyacı yaşa göre değişmektedir. Genellikle çocuklarda kan değerleri 20'nin altında olduğunda D vitamini eksikliği olduğu kabul edilir. Bu konuda bir endişeniz varsa çocuk doktorunuzla görüşebilirsiniz.Çinko Bağışıklık Sistemini Güçlendirir mi?Uzmanlar bir çocuğun bağışıklık sisteminin güçlenmesine yardımcı olabilecek en önemli minerallerden birinin çinko olduğunu söyler. Çinko genellikle protein bazlı gıdalarda bulunur, kırmızı et ve kümes hayvanları en iyi çinko kaynaklarından bazılarıdır. Fasulye ve kuruyemişler de iyi bir çinko kaynağıdır ancak hayvan bazlı gıdalar daha fazla mineral sağlar.Probiyotikler Bağışıklık Sistemini Güçlendirir mi?Bağırsaklarımız muazzam miktarda bakteri barındırıyor. Bazıları sağlıklı, bazıları değil ve probiyotikler sağlıklı ve sağlıksız bakteriler arasında daha iyi bir denge kurulmasına yardımcı oluyor. Sağlıklı bir bağışıklık sistemi için çocukların beslenmesine probiyotik eklemek de çok önemlidir.Uzmanlar yoğurdun probiyotik içermesinin yanı sıra; kefir, lahana turşusu gibi fermente gıdaların da probiyotik açısından iyi bir kaynak olduğunu belirtiyor. Ayrıca elma sirkesi de probiyotikleri diyete dahil etmenin de iyi bir yoludur.Bağışıklık Sistemini Güçlendirmek İçin Uyku Önemli mi?Vücudumuzu tazelemek ve yeniden şarj etmek için hepimizin uykuya ihtiyacı vardır ve buna çocuklar da dahildir. Bir çocuğun ihtiyaç duyduğu uyku miktarı yaşa göre değişir. Tavsiye edilen uyku süreleri bebekler için günde 12 ila 16 saat, gençler için 8 ila 10 saattir. Ayrıca bu süreler çocuktan çocuğa değişebilir, bazı çocukların diğerlerinden daha fazla uykuya ihtiyacı vardır. Yeterli uyku süresi için ekran maruziyetini sınırlandırarak sağlıklı uykuyu teşvik edebilirsiniz. Sağlıklı bir uyku düzeni için önerilen elektronik cihazların yatmadan 1-2 saat önce kapatılması ve tercihen gece yatak odasında bulundurulmamasıdır. Ayrıca düzenli bir uyku programına sadık kalmak sağlıklı uyku için önemlidir.Sağlıklı Bir Bağışıklık Sistemi İçin Egzersiz Yapılmalı mıdır?Egzersiz bizi sağlıklı tutar ve hastalanma olasılığımızı azaltır. Bağışıklık sisteminin güçlenmesi için çocukların fiziksel olarak aktif olması çok önemlidir. Çocuklar günde bir saat fiziksel olarak aktif olmalılar. "Aktif" olmak mutlaka spor yapmak veya spor salonuna gitmek anlamına gelmez, oyun parkında oynamak ya da yürüyüşe çıkmak da fiziksel olarak aktif olmak anlamına gelir.Egzersizin fazlası bağışıklık sistemi için daha iyi değildir. Ciddi sporcu olan ve günde birkaç saat egzersiz yapan bir çocuğunuz varsa, egzersizin uykuyu kaçıran veya tükenmişliğe neden olan bir şey olmadığından emin olun. Bu durumlar bağışıklık sistemiyle ilgili sorunlara neden olabilir.Stres Bağışıklık Sistemini Nasıl Etkiler?Stresin yönetilmesi sağlıklı bir bağışıklık sistemi için çok önemlidir. Stres bağışıklık sistemini zayıflatır ve çocukları enfeksiyonlara daha yatkın hale getirir. Çocukların oyun oynamak için boş zamanları olduğundan ve onları mutlu eden etkinliklere ve insanlara erişebildiklerinden emin olun. Aile olarak birlikte zaman geçirin ve çocuklarınızın kendilerini endişelendirebilecek herhangi bir konu hakkında konuşmaları için fırsatlar yaratın. Çocuğunuzun ruh hali veya duygusal sağlığıyla ilgili endişeleriniz varsa doktorunuzla konuşun.Aşılanma Bağışıklık Sistemi İçin Önemli midir?Aşılar bizi ve diğer insanları birçok hastalıktan korur. Çocuğunuzun sağlıklı bir bağışıklık sistemine sahip olması ve hastalıklardan korunması için çocukluk çağı aşılarının tam olduğundan emin olun. Çocuğunuzun aşı takvimi tam olsa da dönemsel olarak bazı aşıların yapılması gerekebilir, örneğin; grip aşısının 6 aylık veya daha büyük tüm çocuklara yıllık olarak yapılması önerilir. Aşılarla ilgili bir endişeniz varsa doktorunuzdan bu konuda ayrıntılı bilgi alabilirsiniz.Bağışıklık Sistemini Güçlendirmek İçin Başka Neler Yapılabilir? Çocuğunuzun bağışıklık sisteminin güçlü olması ve hastalıklardan korunması için ailedeki herkes sağlıklı kalmaya yardımcı olacak basit önlemler alabilir. Mesela; ellerinizi düzenli olarak yıkayabilirsiniz, öksürüğünüzü ve hapşırığınızı dirseğinizle kapatabilirsiniz, hasta insanlardan mümkün olduğunca uzak durabilirsiniz, özellikle kalabalık kapalı alanlarda maske kullanabilirsiniz.Çocuğunuzun ve kendinizin de gün içinde ortaya çıkabilecek tıbbi ihtiyaçlarınız konusunda sizi Elra’nın sunduğu online doktor muayenesi, online diyetisyen ve online psikolog desteği hizmetlerini keşfetmek için elrasaglik.com web sitemize ve tüm elrasaglik sosyal medya hesaplarımızdaki paylaşımları incelemeye çağırıyoruz.Çevrimiçi sağlık hizmetlerinin gün içinde her an sizi ve çocuğunuzu nasıl koruduğunu öğrenmek istiyorsanız, bizimle iletişime geçmelisiniz!#ElraOnline #AnındaDoktorDesteği Uzm. Dr. İrem Cantürk Kaynak:https://www.health.harvard.edu/blog/boosting-your-childs-immune-system-202110122614
Devamını Oku
Anne ve Çocuk Sağlığı
Okul Dönemindeki Çocukların Sağlığında Önemli Noktalar
Okullar koruyucu sağlık hizmetlerinin sunumunda stratejik platformlardır ve bu hizmetler temel sağlık hizmetlerinin genişletilmiş bir kolu olarak düşünülebilir. Bu nedenle okullar nüfusun büyük bir kısmına ulaşmanın verimli ve etkili bir yolunu sağlar.Okul sağlık hizmeti, 'okul çocuklarında sağlık ve sosyal sorunların erken teşhisi ve ardından tedavi ve gözetimiyle ilgilenen bir hizmet' veya 'okuldan eve, toplum sağlık hizmeti sağlayıcısına ve tekrar okula kadar bakımın sürekliliğini sağlayan koordineli bir sistem' olarak tanımlanmaktadır (1).Okul Sağlığı Nedir?Toplumda okul çağındaki bütün çocukların bedensel, ruhsal ve sosyal yönden mümkün olan en iyi haline kavuşmalarını sağlamak ve sürdürmek böylece çocukların ve dolayısıyla toplumun sağlık düzeyini yükseltmek amacıyla öğrencilerin ve okul personelinin sağlığının değerlendirilmesi, geliştirilmesi ve sağlıklı okul yaşamının sağlanması ve sürdürülmesi, öğrenciye ve dolayısıyla topluma sağlık eğitimi verilebilmesi için yapılan çalışmaların tümüne okul sağlığı hizmetleri denir.Okul sağlığı, çocukların sağlıklı olarak gelişip kendi toplumlarında etkili bireyler haline gelmelerine zemin hazırlamaktadır. Okul sağlığını; okula giden çocukların sağlıklı olması için neyin gerekli olduğu şeklinde düşünebiliriz. UNESCO’ya göre okul sağlığının dört temel dayanağı bulunmaktadır, bunlar:1.      Okul ortamı: Güvenli, tehlikelerden arındırılmış bir altyapıya sahip ortamlar.2.      Politikalar: Çocukları güvende tutan ve her çocuğun sağlığına yönelik taahhüt veren ulusal, uluslararası politikalar ve okul politikaları.3.      Hizmetler: Öğrencilerin ihtiyaçlarına uygun ve yeterli düzeyde; okullar aracılığıyla sunulan rutin sağlık hizmetleri. Bu hizmetler ortama göre değişir. Örneğin; sağlıklı okul yemekleri, böcek ilaçlamaları, rutin aşılamalar, rutin görme ve diş taramaları bu kapsamdadır.4.      Eğitim: Öğrencilere kendi sağlıkları üzerinde sorumluluk almalarını sağlayacak yaşlarına uygun bilgiler sağlamak.Okul sağlığına yapılan yatırımlar bir ülkenin eğitim ve sağlık sektörleri için, daha da önemlisi çocuklar ve ergenler için stratejik bir kazançtır.Sağlık hizmetlerinin okullarda sunulması, yetersiz hizmet alan nüfuslar da dahil olmak üzere çocukların sağlık hizmetlerine erişimini iyileştirmede önemli bir stratejidir. Ayrıca sağlık ve sağlıklı yaşamın okul kültürüne ve ortamına dahil edilmesi, eğitimsel başarı açığının kapatılmasına yardımcı olacak ve günümüz öğrencilerini sağlıklı ve üretken yaşamlara giden bir yola koyacaktır.Güçlü Okul Sağlığı Programlarının Faydaları Nelerdir?Sağlıklı çocuklar daha iyi öğrenirler. Örneğin, okul çağındaki çocuklar ve ergenler arasında yaygın görülen bazı hastalıklar dikkat süresini ve öğrenmeyi olumsuz yönde etkileyebilir. Bir örnek vermek gerekirse, yapılan araştırmalara göre tedavi edilmemiş solucan enfeksiyonu olan çocuklarda ortalama IQ kaybının çocuk başına 3,75 IQ puanı olduğu belirtilmektedir. Ayrıca tedavi edilmeyen anemi nedeniyle kaybedilen ortalama IQ puanı daha da yüksektir. İyi haber şu ki, bu durumların çoğu kolaylıkla düzeltilebilir.Küresel olarak ilkokul çağındaki çocukların %90'ından fazlası ve ortaokul çağındaki çocukların %80'inden fazlası okula kayıtlıdır. Erken çocukluktan itibaren okul ortamına kadar sağlıklı davranışların teşvik edilmesi yalnızca çocukların kendilerine değil aynı zamanda ailelerine, akranlarına ve daha geniş topluluklara da fayda sağlayacaktır.Okul Sağlığı Hizmetlerinin Önemli Noktaları Nelerdir?“Okul sağlık hizmetleri” kavramının henüz evrensel olarak kabul edilmiş bir tanımı olmamasına rağmen, bunun için kabul edilen genel tanımlama “okuldan eve, evden de topluma kadar bakımın sürekliliğini sağlayan koordineli bir sistem” şeklindedir. Okul sağlığı hizmetlerinin hedefleri ve program öğeleri ülke, toplum ve okul bölgesine göre değişir. Bu farklılıklara sebep olan faktörlerden bazıları şunlardır: öğrenci ihtiyaçları, sağlık hizmetleri için toplumsal kaynaklar, mevcut fonlar, okul sağlık hizmetleri sağlayıcıları için yönlendirmeler ve okul yöneticilerinin sağlık hizmetlerine ilişkin görüşleri.Okul Sağlığı Hizmetlerine İhtiyaç Var mı?Okullar çok sayıda öğrenci ve personeli bir araya getirdiği için, herhangi bir işyerinde olduğu gibi, ilk yardım, tıbbi acil durumlar ve bulaşıcı hastalıklar gibi sorunlarla başa çıkabilecek bir sistemin mevcut olması gereklidir. Ayrıca okullarda astım, diyabet, epilepsi gibi kronik sağlık sorunları olan öğrencilere de eğitim alabilmeleri için hizmet sunulması gerekmektedir. Okul sağlığı çalışmalarında sağlık personeli, öğretmen ve velilerin işbirliği mutlaka sağlanmalıdır.Görme ve işitme taramaları ve aşılar gibi hizmetler de okul sağlığı hizmetlerinde önemli bir tutmaktadır. Okullar çocukların zamanlarının önemli bir bölümünü geçirdikleri yer olduğundan, halk sağlığının korunması için mantıksal bir başlangıç olarak görülmektedir. Bununla birlikte, yalnızca yüksek risk altındaki çocuklara yönelik önleyici hizmetleri hedefleyen, toplum temelli yaklaşım ile seçici yüksek risk yaklaşımının göreceli yararları ve dezavantajları hakkında bazı tartışmalar vardır.Nüfusa dayalı yaklaşımın genel nüfus üzerinde büyük bir potansiyel etki üretme avantajı vardır, bunun dezavantajı ise faydaların genellikle birey için çok küçük olmasıdır. Duruma bağlı olarak; toplum temelli ya da kişi temelli yaklaşım uygulanabilir. Örneğin, kolesterol yüksekliği tarama programı için, çocuklara yönelik beslenme kurallarının uygulanması için toplum temelli bir yaklaşımın yanı sıra yalnızca aile geçmişine dayalı olarak risk altında olduğu düşünülen yüksek riskli çocukları hedef alan kan lipid taramasına yönelik bir yaklaşım önerilmektedir.Okul Sağlığı Hizmetleri Nelerdir?Okul sağlığı hizmetlerinin kapsamı iller arasında farklılık gösterse de ülke genelinde pek çok ortak nokta bulunmaktadır. Ülke genelinde Sağlık Bakanlığı okul taramaları düzenlenmesini sağlar, öğrencilerin aşılanma durumunu takip eder.Okul sağlığı hizmetleri resmi olarak planlanmalı ve hizmetlerin kalitesi, toplum halk sağlığı ve birinci basamak sağlık sistemlerinin ayrılmaz bir parçası olarak sürekli izlenmelidir. Okul bünyesinde fiilen sunulan hizmetlerin kapsamı, toplumun özelliklerine ve ihtiyaçlarına göre yerel olarak belirlenmelidir. Öğrencilerin önemli bir bölümünün ihtiyaç duyduğu ruh sağlığı ve beslenme ile ilgili özel planlamalar yapılmalıdır. Araştırmalar, birçok öğrencinin akademik olarak başarılı olmasını sağlamak için ruh sağlığı ve psikolojik hizmetlerin gerekli olduğunu göstermektedir. Ayrıca okullardaki yiyeceklerin sağlıklı beslenme alışkanlıkları geliştirmek için bir öğrenme alanı olarak hizmet etmesi gerektiğine inanılmaktadır.Sağlıklı öğrenciler daha iyi öğrenen ve daha başarılı olanlardır. Ancak çoğu okul; öğrenci sağlığını destekleyen koşulları (okul içi sağlık hizmetlerine erişim, temiz ve güvenli bir okul binası, besleyici gıda ve fiziksel aktiviteler için zaman ve uygun alan gibi koşullar) sunamamaktadır.Aile evinden sonra çocukların sağlığından ve gelişiminden sorumlu kurumların başında okullar gelmektedir. Bu nedenle okul; sağlıklı yaşamın sürdürülmesi ve hastalıkların önlenmesi açısından kritik bir ortamdır. Okul sağlığı hizmetleri toplumun genel sağlık hizmetlerinin ayrılmaz bir parçası olarak kabul edilmelidir ve tüm okul çağı çocukları kapsamalıdır. İlköğretime başlayan çocuklar yılda bir kez genel muayeneden geçirilmeli ve sağlık kayıtları tutulmalıdır. Sağlık sorunu olduğu saptanan öğrencilerin sorunlarının çözümü sağlanmalıdır. Olağan tıbbi muayene sırasında çocuklar görme, işitme, büyüme gelişme takibi, ağız diş sağlığı ve duruş bozuklukları açısından değerlendirilmelidir. Ayrıca düzenli olarak yapılan tetkiklerle anemi takibi yapılmalıdır. Çocukluk çağı aşılamalarının Sağlık Bakanlığı aşı takvimine uygun olarak yapılıp yapılmadığı kontrol edilmelidir. Çocuklara sağlıklı beslenme alışkanlığı kazandırılmalıdır. Ev ve okul ortamındaki kazalardan korunma amaçlı eğitimler verilmelidir. Bulaşıcı hastalıklardan korunma amaçlı hijyen eğitimi verilmelidir.Periyodik fizik muayene sıklığı; ilköğretim öncesi dönemde yılda bir, daha sonra 6., 8. ve 10. yaşlarında ve sonrasında da 18 yaşa kadar her yıl olmalıdır. Sağlık sorunu olan çocuklar daha sık aralıklarla izlenmelidir.Okul çağındaki çocuğunuzun mental gelişimi, yeme içme alışkanlıkları ve beden sağlığı için Elra’nın mekandan bağımsız online doktor muayenesi hizmetinden faydalanabilirsiniz. Elra’yı indirin ve online sağlık çözümleriyle tanış! Doktorunuz, telefonun ucunda randevu için sizi bekleyecek!Bu posta arkadaşlarınızı etiketleyerek ve hatta bu postu kendi sayfanızda da paylaşarak, Elra’nın mekandan bağımsız doktor muayenesi hizmetinden tüm yakınlarınızın haberdar olmasını sağlayabilirsiniz.#ElraOnline #AnındaDoktorDesteği Uzm. Dr. İrem Cantürk Kaynak:https://distantreader.org/stacks/journals/jimdc/jimdc-78.pdf
Devamını Oku
Anne ve Çocuk Sağlığı
Çocuklarda İdrar Kaçırma Nedir?
Çoğunlukla fizyolojik ve emosyonel sebeplerden kaynaklı meydana gelir fakat bazı durumlarda mesane hastalıkları, üriner sistem enfeksiyonları gibi altta yatan hastalıklar araştırmalıdır.Gece idrar kaçırma ve gündüz idrar kaçırma problemlerinin altta yatan nedeni ve tedavisi farklı olabilmektedir. Çocuklarda İdrar Kaçırmanın Nedenleri Nelerdir?İdrar kaçırma nedenlerini araştırırken gece idrar kaçırma ve gündüz idrar kaçırma problemlerini ayrı değerlendirmek gerekir.Normal mesane fonksiyonu, omurilik, beyin sapı, orta beyin ve daha yüksek kortikal merkezlerde çeşitli yerlerde entegre olan otonomik ve somatik sinirler arasındaki karmaşık bir ilişkiye bağlıdır.Yaşamın ilk üç yılında mesane kapasitesi vücut yüzey alanına göre orantısız bir şekilde artar. Dört yaşına gelindiğinde çoğu çocuk günde beş ila altı kez idrar yapar.Mesane kontrolünün gelişim de yaş ilerledikçe gelişmeye başlar. Çocuk önce mesane dolumunun farkına varır, sonra mesane duvar kasının (detrusor) kasılmalarını gönüllü olarak bastırma yeteneği geliştirir ve son olarak sfinkter (idrar çıkışını sağlaya kas) ve detrusor işlevini koordine etmeyi öğrenir. Bu beceriler genellikle, en azından gündüzleri, yaklaşık dört yaşına kadar kazanılır. Gece mesane kontrolü, gündüz kontrolünden aylar veya yıllar sonra kazanılır ancak beş ila yedi yaşına kadar beklenmez.Gece idrar kaçırma nedenleri:- Genetik faktörler- Obstrüktif uyku apnesi olan uyurken solunum sıkıntısı çeken çocuklarda daha sık olur- Obezite veya fazla kilolu olma durumu- Zihinsel engellilik durumu- Otizm spektrumda olan çocuklarda daha sık olur- Dikkat eksikliği hiperaktivite sendromu tanılı veya o spektrumda olan çocuklarda daha sık olur- Aşırı aktif mesane varlığı- Uyku- uyanma bozukluğu olan çocuklarda daha sık olur- Psikojenik faktörlerPsikolojik anormalliklerin gece idrar kaçırmanın patogenezinde rol oynadığı varsayılmış olsa da,bu ilişki kanıtlanmamıştır. Algılanan uyum sorunları ve düşük öz saygı, idrar kaçırmanın çözülmesinden sonra iyileşme eğilimindedir ve bu da davranışsal anormalliklerin idrar kaçırmanın bir nedeni değil sonucu olduğunu düşündürmektedir. İdrar kaçırması çözülen çocuklarda başka davranışsal veya ruhsal sağlık semptomları gelişmez.Gündüz idrar kaçırma nedenleri:- Böbrek hastalıkları- Üriner sistem enfeksiyonları- Posterior üretral valf, ektopik üreter varlığı gibi hastalıklar- Mesane kapasitesinin küçük olması- Aşırı aktif mesanenin varlığı- Detrusor kasının aşırı aktivitesi- Kabızlık gibi karın içi basıncı arttıran mesane üzerinde baskı oluşturan durumlar- Mesanenin tam boşaltılmaması, yeteri sıklıkta tuvalete gitmeme- Psikojenik faktörlerGündüz idrar kaçırma şikayetine neden olan bazı yapısal anomaliler ve üriner sistem patolojileri klinikte gece idrar kaçırma nedeni olarak da karşımıza çıkabilir. Ürolojik ve nörolojik problemler gündüz idrar kaçırma şikayeti olan çocuklarda daha sık görülür.Çocuklarda İdrar Kaçırma Tanı Yöntemleri Nelerdir?İdrar kaçırma şikayeti ve işeme problemleri ile kliniğe gelen hastalarda öncelikle detaylı bir anamnez alındıktan sonra yapılan muayene ve ardından alınan kan ve idrar tahlilleri ile hastalık teşhis edilmeye çalışılır.Anamnezde mutlaka günlük sıvı alımı, günlük tuvalete gitme sıklığı ve işeme esnasında şikayeti olup olmadığı, gece idrar kaçırmanın sıklığı ve eğilimi (örneğin, haftada kaç kez gece altına kaçırdı ve sayısı gibi) kabızlık şikayetinin varlığı, kronik hastalıkların varlığı ve psikojenik faktörler mutlaka sorgulanmalıdır.Yapılan testler sonrasında tanı konmayan özellikli hastalarda ileri tetkiklerden faydalanılır.- Üroflowmetri ölçümleri (idrar akım hızı ölçümü)- Üriner sistem usg, mr, sintigrafi gibi radyolojik görüntüleme yöntemleri- Voiding sistoüretrografi (böbreğe idrar kaçağının varlığının tespiti için)- Ürodinami (mesane basıncı ve kapasitesi ölçümü için) ek tetkikler yapılır.Çocuklarda İdrar Kaçırma Tedavisi Var mıdır?Çocuklarda idrar kaçırma tedavisi altta yatan nedene göre yapılır.Hasta eğitimi ve davranışsal değişiklikler ve hayat tarzı değişikliği tedavide mutlaka uygulanmalıdır.-Günlük sıvı tüketiminin düzenlenmesi, asitli, kafeinli içeceklerin kullanımının azaltılması, kabız olmaya neden olacak beslenme şeklinden vazgeçilmesi, lifli gıdalar tüketilmesi, gece uyumadan 2 saat öncesine kadar sıvı alımının kısıtlanması, evde fiziki olarak tuvalete gitmekte bir zorluk varsa çevresel faktörlerin düzenlenmesi, okula giden çocuklarda ders aralarında tuvalete gitme alışkanlığının kazandırılması gibi.-Doktorunuz öneriyorsa, daha fazla sıvı, özellikle de su tüketin. Daha fazla sıvı içmek, daha fazla idrara çıkmanıza ve daha fazla tuvalete gitmenize neden olur (1).Eğer üriner sistem hastalıkları, yapısal anomaliler veya mesane fonksiyon bozuklukları gibi nedenlerden kaynaklı idrar kaçırma şikayeti varsa ilaç tedavileri ve cerrahi tedaviler seçenekler arasındadır.Psikoterapi ve çocuk psikiyatristi görüşmesi idrar kaçırma problemi olan hastalara önerilir.Tuvalet eğitimi ile alakalı bazı öneriler:Tuvalet eğitimi yaşı her çocuğun psikomotor ve nörolojik gelişimi farklı olduğu için her çocuk için ayrı değerlendirilmelidir. 2-3 yaş arası herhangi bir gelişim problemi ve nörolojik problemi olmayan çocuklar için ideal yaş aralığıdır.●Tuvalet eğitimine olumlu ve sevgi dolu bir yaklaşım benimseyin.●Çocuğu bol, kolayca çıkarılabilen giysiler içinde tutun.●Tuvalet eğitimi konusunda kavgalardan kaçının.●Çocuğunuz tuvaletteyken sifonu çekmekten kaçının.●Çocuk tuvaletini yaparken kalabalık ortam olmasından kaçının.●Aşırı hatırlatmalardan kaçının.●Diyet lifini artırarak ve süt ürünlerini azaltarak dışkıyı yumuşak tutun.●Eğitim külotunu bebek bezinden iç çamaşırına geçişin ilk adımı olarak değil, bir parçası olarak kullanın.●Gece ve gündüz uykusu eğitimi, çocuğun gün içinde sürekli kuru kalmasını beklemelidir.●Çocuklara kazaları önlemek için uyandıklarında tuvalete gitmeleri hatırlatılmalıdır.●Çocuk ilerleme kaydedemiyorsa, eğitime iki ila üç ay ara verilmelidir.Çocuğunuzun idrar kaçırma problemi varsa ya da böyle bir durumdan şüpheleniyorsanız, önleyici sağlık tedbirleri kapsamında online terapi ya da online tedavi yöntemi mükemmel bir seçenek olacaktır. Bu durumda Elra uygulamasını akıllı telefonunuza indirmeli, ya da elrasaglik internet sitesi üzerinden sisteme kaydolmalısınız. Tek tıkla ihtiyacın olan doktora ulaşacak, randevu saatini beklemekten kurtulacaksınız.Elra uygulamasını telefonunuza indirerek sınırlı sayıda değil, sınırsızca doktorlarımıza, diyetisyen ve kilinik psikologlarımıza danışabilirsiniz. Bu, sizin beden sağlığınızı ve mental yapınızı sürekli iyi tutacak. Çünkü artık Elra elinizde, sağlık evinizde!#ElraOnline #AnındaDoktorDesteği Dr. Hasan Ali Baş Kaynak:https://www.niddk.nih.gov/health-information/urologic-diseases/bladder-control-problems-bedwetting-children/treatment
Devamını Oku
Anne ve Çocuk Sağlığı
Altıncı Hastalık (Roseola) Hakkında Bilmeniz Gereken Her Şey
 Roseola genellikle hafif ve kendiliğinden iyileşen bir hastalık olduğundan, tanı genellikle yalnızca karakteristik öykü ve fizik muayeneye dayanır.Bazı laboratuvarlar HHV-6 enfeksiyonunu seroloji veya polimeraz zincir reaksiyonu (PCR) ile doğrulayabilir (1). Roseola Nedir? Anneden geçen antikorlar nedeniyle bebekler korunduğu için hastalık genellikle ilk 6 ayda görülmez. En çok 6 ila 24 aylık çocukları etkiler, ancak yetişkinlerde ve daha büyük çocuklarda da nadir de olsa görülebilir. Ortalama enfeksiyon yaşı 9 ay civarındadır.HHV-6’nın HHV-6A ve HHV-6B olmak üzere 2 varyantı vardır. HHV-6A nadiren roseola infantum ile ilişkilidir, genellikle immünyetmezlikli yetişkinlerde görülür. HHV-6B ise bebeklerde roseola nedenidir.Bu hastalığın en tipik belirtisi, ani ve yüksek bir ateştir. Ateş 40 dereceye kadar çıkabilir ve birkaç gün sürer, ardından hızla düşer ve ciltte döküntüler belirir. Genellikle döküntüler pembe renkte, küçük, kabarık lezyonlar olarak karşımıza çıkar. Bu döküntüler genellikle ağrısız ve kaşıntısızdır, karın bölgesinde başlar ve sonrasında yüz, kol ve bacaklara yayılabilir, birkaç gün içinde kaybolur. Roseolanın diğer belirtileri arasında lenf bezlerinin şişmesi, burun akıntısı, sinirlilik, iştah azalması, boğaz ağrısı, göz kapaklarında ödem ve bazen hafif ishal yer alır. Çocuklar bu süre zarfında oldukça huysuz olabilirler, ancak hastalığın genel seyri iyi huyludur ve genellikle ciddi komplikasyonlara neden olmaz. Roseola Nasıl Bulaşır? Roseola, enfekte kişiden sağlıklı bir kişiye tükürük yoluyla bulaşır. Ancak, tam olarak nasıl bulaştığı hâlâ tam anlamıyla anlaşılmamıştır. Uzmanlar, hastalığın solunum yolu salgıları yoluyla yayılabileceğini düşünmektedir. Virüsün kuluçka süresi, yani vücuda girdikten sonra belirtilerin ortaya çıkma süresi genellikle 9-10 gündür. Bu süre içinde enfekte olan çocuklar belirti göstermeyebilir, ancak yine de bulaşıcı olabilirler.Roseola geçiren bir çocuk, hastalığın döküntü aşamasında artık bulaşıcı değildir. Ateşin en yüksek olduğu dönem bulaşıcılık açısından daha riskli kabul edilir. Bu nedenle, yüksek ateşli bir çocukla temas halinde olan diğer çocukların da bu virüse yakalanma olasılığı vardır. Özellikle kreş gibi küçük çocukların çoğunlukta olduğu yerlerde bulaşma hızı ve sıklığı yüksektir. Çocuğun ateşi ve döküntüsü aynı anda varsa, çocuk kreşe/okula gitmemeli ve bir doktor tarafından değerlendirilmelidir.  Roseolanın Belirtileri Nelerdir? Roseolanın belirtileri genellikle yüksek ateşle başlar. Çocuğun vücut sıcaklığı 39°C ila 40°C arasında seyredebilir ve ateş, üç ila beş gün boyunca devam edebilir. Ateşin yanı sıra, çocuğun boynundaki lenf bezleri şişebilir, burun akıntısı ve bazen hafif ishal görülebilir. Çocuklar genellikle huzursuz olur ve daha fazla uyumak isteyebilir. Yüksek ateş, çocuklarda nöbetlere yol açabilir. Ateş düştükten sonra, vücutta pembe renkli, kabarık döküntüler belirir. Döküntüler genellikle boyun, karın ve sırtta başlar, bazen kollara ve bacaklara kadar yayılabilir. Bu döküntüler ağrıya neden olmaz, kaşıntı yapmaz ve genellikle birkaç gün içinde kendiliğinden kaybolur.Daha büyük çocuklar ve yetişkinler roseola geçirdiklerinde, genellikle birkaç gün süren yüksek ateş yaşarlar, ancak bu yaş grubunda döküntü daha nadir görülür. Yetişkinlerde belirtiler daha hafif olabilir ve genellikle hastalık kısa sürede atlatılır.  Ateşli Nöbetler Roseolada Yaygın Mıdır? Evet, roseola geçiren çocukların bir kısmında ateşe bağlı nöbetler görülebilir. Ateşli nöbetler (febril konvülziyon), özellikle 18 ay ile 3 yaş arasındaki çocuklarda yaygındır. Bu nöbetler, çocuğun ateşi hızla yükseldiğinde meydana gelir. Araştırmalara göre, roseola geçiren çocukların %10 ila %15’i ateşli nöbet yaşayabilir. Bu nöbetler genellikle kısa sürer ve nöbetten sonra çocuklarda uyku hali oluşabilir. Ateşe bağlı nöbetler genellikle zararsızdır ve uzun vadede herhangi bir beyin hasarına ya da kalıcı bir soruna yol açmaz. Ancak, çocuğunuz nöbet geçiriyorsa mutlaka bir doktora danışmanız önemlidir.  Ateşli Nöbetler Sırasında Ne Yapılmalıdır? Çocuğunuz nöbet geçiriyorsa, yapmanız gereken ilk şey sakin kalmak ve çocuğun güvenliğini sağlamaktır. Çocuğu yere yatırın ve başını sert zeminden korumak için bir yastık ya da havlu ile destekleyin. Çocuğun yan yatacak şekilde çevrilmesi, ağızdan gelen tükürüğün dışarı akmasına yardımcı olur. Nöbet sırasında çocuğun ağzına hiçbir şey koymamak önemlidir; dilini yutması mümkün değildir. Nöbet sonrasında çocuk genellikle yorgun ve uykulu olacaktır. Bu durumda çocuğun havayolu açık tutularak en kısa sürede bir sağlık kuruluşuna başvurmak gerekir.  Roseola Nasıl Tedavi Edilir? Roseola için spesifik bir tedavi ve aşı henüz yoktur. Hastalığın tedavisi genellikle semptomların hafifletilmesine yöneliktir. Viral bir hastalık olduğu için antibiyotik kullanımına gerek yoktur. Ateşi kontrol altına almak için asetaminofen (parasetamol) kullanılabilir. Aspirin, çocuklarda kesinlikle kullanılmamalıdır çünkü aspirin, Reye sendromu adı verilen ciddi bir duruma yol açabilir. Ateşi olan çocuklar rahat kıyafetler giymeli ve ortamın serin olmasına dikkat edilmelidir. Ilık suyla yapılan banyo, ateşi düşürmek için etkili bir yöntem olabilir. Ancak, çocuğun banyo sırasında titremesi durumunda suyun sıcaklığı arttırılmalıdır. Çocuğun sıvı alımının artırılması ve beslenmesine dikkat edilmesi de hastalığı daha hafif atlatması için önem taşır.Roseola döküntüleri genellikle tedavi gerektirmez. Ateş düştükten ve döküntüler ortaya çıktıktan sonra, çocuk kendini daha iyi hissetmeye başlar. Çocuğun ateşi düştükten 24 saat sonra günlük aktivitelerine dönmesi mümkündür. Örneğin, çocuğunuzun okul ya da kreşe geri dönmesinde bir sakınca yoktur.  Roseoladan Korunmak Mümkün mü? Roseoladan korunmak zordur çünkü enfekte olan bir çocuk, hastalığın belirtileri ortaya çıkmadan önce bulaşıcı hale gelir. Hastalığın bulaşmasını önlemek için spesifik bir aşı ya da tedavi yöntemi yoktur. Ancak, genel hijyen kurallarına dikkat etmek, enfekte çocuklardan uzak durmak ve bağışıklık sistemini güçlü tutmak, hastalığın yayılma riskini azaltabilir. Hasta bireyle temas sonrasında elleri yıkamak ve küçük yaşta el hijyeni alışkanlığı kazandırmak ve kişisel eşyaların ortak kullanımından kaçınmak gibi önlemler bulaşmayı engellemekte oldukça önemlidir. Roseola genellikle ciddi komplikasyonlar yaratmadığı için, sağlıklı bağışıklık sistemine sahip bireylerde hastalık hafif seyreder ve sonrasında bağışıklık gelişir.  Bağışıklık Sistemi Zayıf Olan Kişilerde Roseola Nasıl Seyreder? Bağışıklık sistemi baskılanmış kişilerde, özellikle organ nakli geçirenlerde veya AIDS hastalarında, roseola daha ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Bu gruptaki hastalar, virüsün yeniden aktif hale gelmesi nedeniyle uzun süreli enfeksiyonlar yaşayabilirler. Bu durumda antiviral tedavi gerekebilir. Bağışıklık sistemi baskılanmış kişilerin hasta bireyle temas sonrası doktora erken başvurusu önem taşır. Bağışıklık sistemi sağlıklı olan kişilerde ise roseola genellikle hafif bir hastalık olarak seyreder ve sonrasında kalıcı bir bağışıklık gelişir.  Sonuç Olarak: Roseola Tehlikeli mi? Roseola, çocuklarda yaygın görülen ve genellikle hafif seyreden bir hastalıktır. Yüksek ateş ve döküntü ile karakterizedir ve genellikle birkaç gün içinde iyileşir. Ateşe bağlı nöbetler yaşansa da, bu nöbetler çoğunlukla zararsızdır. Çocuğunuzda roseola belirtileri gözlemliyorsanız, doktorunuzun önerileri doğrultusunda ateşi kontrol altına almak ve çocuğun rahatını sağlamak en önemli adımlar olacaktır. Ciddi bir komplikasyon gelişmedikçe, roseola kendiliğinden iyileşen bir hastalıktır ve çocuklar hastalık sonrasında bağışıklık kazanır. Bundan sonra beklemek yok, gereksiz masraf yok, çünkü Elra var! Çocuğunuz, randevu saatinini bekleyerek daha fazla zaman kaybetmesin. Doktorunuza hemen muayene olmak ya da psiko-destek ihtiyacı duyduğunuz her an görüntülü olarak psikoloğunuza danışmak için Elra’yı telefonunuza indirebilirsiniz. Detaylar için tekrar Elra’yı arayabilir, elrasaglik.com web adresimizi inceleyebilir ve bu mükemmel haberi arkadaşlarınıza iletmek için bu makaleyi, onları etiketleyerek kendi sayfanızda paylaşabilirsiniz.#ElraOnline #AnındaDoktorDesteği Elra Online Sağlık Hizmetleri Kaynak:https://dermnetnz.org/topics/roseola
Devamını Oku
Anne ve Çocuk Sağlığı
Çocukların Sosyal Gelişimi İçin Öneriler
Sosyal gelişim, bir çocuğun etrafındaki diğer kişilerle etkileşime girmeyi öğrenme sürecini ifade eder. Çocuklar kendi ortamları içinde bireyselliklerini geliştirdikçe diğer insanlarla iletişim kurma becerileri de kazanırlar. Sosyal gelişim çoğunlukla bir çocuğun arkadaşlıkları ve diğer kişilerle olan ilişkileri nasıl geliştirdiğini ve aynı zamanda çocuğun akranlarıyla olan çatışmaları nasıl ele aldığını ifade eder. Erken Çocukluk Döneminde Sosyal Gelişim Nedir ve Çocukları Nasıl Etkiler?Bir çocuğun yaşamının ilk yıllarındaki sosyal gelişimi onun kişiliğini ve gelecekteki ilişkilerini şekillendirmede çok önemli bir rol oynar. Ebeveynler olarak sosyal gelişimin çocuğunuzun genel büyümesi üzerindeki etkisini anlamak önemlidir. Paylaşmayı ve iletişim kurmayı öğrenmekten, arkadaşlık kurmaya ve empati geliştirmeye kadar bu erken deneyimler çocuğunuzun gelecekteki başarısını önemli ölçüde etkileyebilir. Sosyal Gelişim Neden Bu Kadar Önemli?Bir çocuğun etrafındaki insanlarla sağlıklı bir şekilde etkileşime girebilme yeteneği, hayatının farklı dönemlerinde karşılaştığı birçok durumda çok önemlidir. Örneğin; sağlıklı iletişim kurabilen bir lise öğrencisi akran zorbalığına direnebilir.Erken çocukluk dönemindeki sosyal gelişim, çocukların olumlu bir tutum geliştirmesine yardımcı olur. Olumlu sosyal etkileşimlere giren çocukların hayata karşı daha olumlu bir bakış açısına sahip olma ve daha iyimser olma olasılıkları daha yüksektir. Sağlıklı sosyal gelişim çocuğunuza şu konularda yardımcı olurDil becerilerini geliştirir: Diğer çocuklarla etkileşime girebilme yeteneği, konuşma ve dil becerilerini pratik etmek ve öğrenmek için daha fazla fırsat sağlar. Bu olumlu bir döngüdür çünkü iletişim becerileri geliştikçe çocuk etrafındaki insanlarla daha iyi ilişki kurabilir ve onlara tepki verebilir.Benlik saygısı geliştirir: Küçük bir çocuğun arkadaş edinememesi sinir bozucu, hatta acı verici olabilir. Sağlıklı bir arkadaş çevresi, çocuğun kendi bireyselliğine yardımcı olur.Öğrenme becerilerini güçlendirir: Sosyal gelişimin genel iletişim becerileri üzerindeki etkisine ek olarak birçok araştırmacı, akranlarla sağlıklı ilişkiler kurmanın (okul öncesi dönemden itibaren) farklı okul ortamlarına ve zorluklara uyum sağlamaya olanak sağladığına inanmaktadır. Araştırmalar, okul öncesi dönemde sınıf arkadaşlarıyla geçinmekte zorlanan çocukların daha sonra akademik zorluklar yaşama olasılığının daha yüksek olduğunu gösteriyor.Çatışmaları çözme becerisi kazandırır: Daha güçlü özsaygı ve daha iyi dil becerileri; akranlarla olan farklılıkları daha iyi çözme becerisine yol açabilir. Çocuğumun sosyal becerileri konusunda endişeleniyorsam ne yapmalıyım?Her dönüm noktasında olduğu gibi, tüm çocukların kendi hızlarında geliştiğini unutmamak önemlidir. Çocuğunuzun sosyal becerilerini geliştirmesine yardımcı olarak ve onu teşvik ederek elinizden gelenin en iyisini yapıyorsunuz. Endişeleriniz varsa ve bir uzmanla görüşmek istiyorsanız, çocuğunuz 5 yaşın altındaysa Sağlık Görevlisi ile iletişime geçin veya bu konuda tavsiye almak isterseniz çocuğunuzun okuluyla görüşün. En önemli ipuçlarımız:·       Eğlenceli hale getirin! Çocuğunuzun sosyal becerilerini geliştirmesine yardımcı olmak, oyunlar oynayarak ve birlikte vakit geçirerek gerçekten eğlenceli olabilir.·       Çocuğunuza öğretmek istediğiniz davranışı siz modelleyin.·       Hem ekran içinde hem de ekran dışında yaptığınız aktivitelerde, sizi mutlu eden bir denge bulun (1). Sağlıklı Sosyal Gelişim Nasıl Olur?Araştırmalar, ebeveynlerle yaşanan günlük deneyimlerin, çocuğun sosyal becerilerinin gelişmesinde temel olduğunu gösteriyor. Ebeveynler çocuğa bir ilişki geliştirmesi, iletişim kurması ve etkileşimde bulunması için ilk fırsatları sağlar. Bir ebeveyn olarak, çocuğunuza her gün çevrenizdeki insanlarla nasıl etkileşim kuracağı konusunda da model olursunuz. Her yaşta bazı temel gelişimsel dönüm noktaları vardır, bu dönemlerde bir ebeveynin çocuğunu desteklemek için yapabilecekleri şeyler vardır. Çocuğunuzun Sosyal Gelişimini Desteklemek İçin Neler Yapabilirsiniz?Hiçbir çocuk birbirinin aynısı değildir ve bütün çocuklar farklı şekillerde öğrenir. Çocuğunuzun sosyal gelişimini desteklemek için bazı ipuçları şunlardır:İlk 12 ay boyunca çocuğunuzla özellikle beslenme ve alt değiştirme sırasında düzenli olarak konuşmak, şarkı söylemek ve oynamak onun sosyal becerilerinin gelişmesine yardımcı olabilir. Onlara hikayeler okumak ve anlatmak, ayrıca günlük aktivitelerinizi anlatmak da aranızda bir bağ kurmanıza yardımcı olur.12 ila 36 ay arasında çocuğunuz sosyal becerilerini geliştirmeye ve öğrenmeye başladıkça, birlikte daha fazla iş birliğine dayalı oyunlar oynamaya başlayabilir ve hareketlerinizi kopyalamasını sağlayabilirsiniz. Şarkı söylemek ve okumak da çok önemlidir.36 ila 60 ay arasında çocuğunuzun eğitim hayatına başlaması ile siz de ayrılık kaygısını fark etmeye başlayabilirsiniz. Ancak bu tamamen normaldir, dolayısıyla bu dönemde yaklaşımınızda tutarlı kalmak ve daha karmaşık oyunlar oynamak önemlidir. Süt Çocukluğu Döneminde Sosyal Gelişim İçin Neler Yapılabilir?Yaşamın ilk 2 yılında birçok gelişme hızla gerçekleşir. Bu dönemde ebeveyn olarak şunları yapabilirsiniz:– Bebeğinizin ihtiyaçlarına anında yanıt verin. Çünkü çocuğunuz bu dönemde birine nasıl güveneceğini öğreniyor.– Bebeğinizle göz teması kurun, onun seviyesine inin ve onunla etkileşime geçtiğinizde görsel olarak bağlantı kurun.– Bebeğinizle gevezelik edin ve konuşun, yanıt vermesine izin vermek için her zaman duraklayın.– Kelimeler ve hareketlerle taklit yapın.– “Cee” oynayın. Bu oyun çocuğunuza “ortadan kaybolsanız” bile geri döneceğinizi öğretir.– Bebeğinizi arkadaşlarınızı ziyaret etmek gibi günlük aktivitelere dahil edin; bu onlara başkalarıyla nasıl saygılı ve olumlu bir şekilde etkileşim kurduğunuzu gösterir.– Çocuğunuzun akranlarıyla etkileşim kurabilmesi için oyun buluşmaları ayarlayın. Okul Öncesi Dönemde Sosyal Gelişim İçin Neler Yapılabilir? Bu dönemde ebeveyn olarak şunları yapabilirsiniz:– Çocuğunuza olan sevginizi kelimelerle ve fiziksel şefkatle gösterin; bu, bir çocuğa diğer duyguları da nasıl ifade edeceğini öğretmeye başlamanın harika bir yoludur.– Çocuğunuzun hissettikleri üzerinden konuşarak duygularını ifade etmesine yardımcı olun.– İşbirliğine dayalı oyunları teşvik etmek için çocuğunuzla “akran benzeri” bir şekilde oynayın. Bu tarz oyunlar bir grup ortamında olduklarında ve oyuncakları paylaşmak ve iş birliği yapmak zorunda kaldıklarında faydalıdır.– Diğer çocuklarla etkileşime geçmeleri için oyun buluşmaları ayarlamaya devam edin.– Kendi arkadaşlıklarınız veya diğer ilişkileriniz gibi başkalarına olan güveninize dair örnekler verin. Okul Dönemi Çocuklarında Sosyal Gelişim İçin Neler Yapılabilir?5 yaş ve üzerinde çocukların sosyal gelişimi yeni seviyelere ulaşmaya başlar. Bu dönem, çocukların bir günde ebeveynlerinden daha fazla saati diğer çocuklarla geçireceği bir dönemdir. Bu dönemde ebeveyn olarak şunları yapabilirsiniz:– Çocuğunuza her gün okul ve arkadaşları hakkında sorular sorarak sosyal ilişkiler ve değerler hakkında konuşun.– Çocuklara sosyal çatışmaları tartışma ve tepkilerini/eylemlerini çözme fırsatı verin.– Daha büyük çocukların günlük sorunları kendi başlarına çözmelerine izin verin.– İletişim hatlarını açık tutun. Bir ebeveyn olarak kendinizi, çocuğunuzu yargılamadan dinlemeye ve desteklemeye hazır hale getirin. Erken Çocukluk Döneminde Sosyal Gelişim Örnekleri Nelerdir?Erken çocukluk döneminde sosyal gelişimin örneklerini çeşitli şekillerde görmek mümkündür. Üç ila dört yaşları arasında çocuklar, fiziksel aktiviteleri bağımsız olarak yapmayı öğrendikçe özgüven kazanmaya başlarlar. Bu aşamada genellikle oyuncakları paylaşmaya, sırayla oynamaya, taklit oyunlara katılmaya, oyunlarda basit kurallara uymaya ve daha fazla bağımsızlık göstermeye başlarlar. Ayrıca zaman zaman otoriter veya meydan okuyan davranışlar sergileyebilirler ve bir arkadaşlarına bağlılık duyabilirler.Çocuklar dört ila beş yaşlarına geldikçe bireyselliklerine dair daha fazla farkındalık kazanırlar. Arkadaşlıklar geliştirirler, kendilerini başkalarıyla karşılaştırırlar, diğer insanların düşüncelerini ve duygularını anlarlar ve akranlarıyla birlikte oyunlara katılırlar. Ayrıca doğruyu ve yanlışı anlamaya başlarlar ve başkaları konuşurken dinlemeyi öğrenirler. Bu sosyal davranışlar, gelecekteki sosyal etkileşimlerin ve kişisel gelişimin temelini oluşturduğu için çok önemlidir. Sağlıklı Sosyal Gelişim İçin Önemli Olan Temel Noktalar Nelerdir?Çocukların sosyal gelişimi sürekli değişen karmaşık bir konudur. Ancak iyi haber şu ki, ebeveynlerin bu durum üzerinde büyük bir etkisi olabilir. Çocuğunuzla sağlıklı ilişkiler modelleyerek ve onunla bağlantıda kalarak, onun etrafındaki insanlarla olumlu ve faydalı yollarla ilişki kurmasına yardımcı olabilirsiniz. Çocuklarınızı akranlarıyla ve yetişkinlerle etkileşime girmeye teşvik ederek, iyi bir özgüven ve güçlü iletişim becerileri oluşturmalarını sağlayabilirsiniz.Sağlıklı sosyal gelişim için özellikle erken çocukluk döneminde olumlu insan ilişkilerini, olumlu etkileşimleri ve iletişimi teşvik ederek, empatiyi öğreterek ve aktif oyun ortamları ayarlayarak çocuğunuzun, hayatının geri kalanında ona fayda sağlayacak güçlü sosyal beceriler geliştirmesine yardımcı olabilirsiniz.Elra uygulamasını akıllı cihazınıza indirip üye olun ve çocuğunuzun sosyal becerilerinin gelişmesinde artık yepyeni, daha sağlıklı bir hayata sahip olun. Sosyal hayata karışmakta zorlanan çocuğunuzla baş başayken yaşayacağınız stresi ortadan kaldırmak için, psikoloğunuzla sizi maksimum 15 dakika içinde görüştürmeyi garanti eden elrasaglik.com adresine gitmelisiniz. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak! #ElraOnline #AnındaDoktorDesteği Uzm. Dr. İrem Cantürk Kaynak:https://www.familylives.org.uk/advice/primary/health-and-development/social-skills#cr39222
Devamını Oku
Anne ve Çocuk Sağlığı
Üst Solunum Yolu Enfeksiyonu Olan Çocuğa Yaklaşım
Solunum ve halk sağlığı uzmanlarına göre, cevaplar her enfeksiyonun neden olduğu bazen belirsiz ancak kendine özgü semptomlarda yatıyor ve aradaki farkı anlayabilmek hayat kurtarıcı olabilir (1). Grip mi, RSV mi, COVID mi, Yoksa Sadece Soğuk Algınlığı mı?Bir kişi nezle mi yoksa RSV, grip veya COVID-19 gibi daha ciddi bir virüs mü geçirdiğini nasıl anlayabilir? Bu hastalıkları birbirinden ayırmak, özellikle de hastalık henüz başlarken, kolay değil.Grip: Genellikle aniden ortaya çıkar ve semptomları arasında ateş, burun akıntısı, öksürük, boğaz ağrısı, baş ağrısı, kas ağrıları, yorgunluk hissi olabileceği gibi sadece halsizlik hissi ile de ortaya çıkabilir. Bazı kişilerde kusma ve/veya ishal de görülür. Bu semptomların tümü aynı anda olmak zorunda olmadığı gibi hastalığın şiddetine göre semptomlar da değişiklik gösterebilir.RSV: Ateş ve boğaz ağrısının yanı sıra (halsizlik ve yorgunluk ile beraber), RSV sıklıkla yoğun burun tıkanıklığına ve mukuslu öksürüğe neden olur. Bazı bebeklerde hırıltıya neden olabilir.COVID: Grip ve RSV'ye benzer semptomlara neden olur, ancak öksürük genellikle o kadar mukuslu değildir, yorgunluk daha şiddetli olabilir ve bazen tat ve/veya koku kaybına sebep olabilir.Soğuk algınlığı: Genellikle grip, RSV ve COVID'e benzer semptomlara neden olur, ancak daha hafiftir ve ateş pek görülmez. Bununla birlikte, şiddetli bir soğuk algınlığı, hafif bir grip, RSV veya COVID vakasına göre daha şiddetli bir tablo ile karşımıza çıkabilir.Doktorunuzu Arayın!Bu hastalıklar çok benzer olduğundan, çocuğunuzda soğuk algınlığı belirtileri varsa doktorunuzu aramanız en güvenli seçenektir. Her zaman hastaneye gitmeniz gerekmese de, mutlaka doktorunuzun tavsiyesini almalısınız.ELRA’yı arayıp 15 dakika içinde bir hekim ile görüşerek çocuğunuzun semptomlarını açıklayın. Çocuğunuzun belirtilerine ve varsa özel durumuna göre (örneğin, sahip olabileceği tıbbi sorunlar veya sizinle birlikte yaşayan bebekler veya yaşlılar gibi hassas kişiler) doktorunuz COVID, grip veya RSV testi önerebilir. Bu durumda, hastaneye gitmeniz gerekebilir. Bazı durumlarda ise, doktorunuzun online olarak önereceği tedavi yöntemleri yeterlidir.Her çocuk ve her durum farklı olduğundan, doktorunuzu arayıp çocuğunuza ve ailenize özel tavsiyeler almalısınız.Doktorunuzu Aradınız, Pekiyi Şimdi Ne Yapmalısınız?Tavsiye için doktorunuzu aradınız, çocuğunuzun daha rahat hissetmesine ve iyileşmeyi hızlandırmasına yardımcı olacak neler yapabilirsiniz?- Güvenilir bir termometre edinin, çocuğunuzun ateşini sık sık ölçün.- Evde ulaşılabilir yerlerde el dezenfektanları bulundurun ve bunları sık sık kullanın.- Çocuğunuzun yeterli miktarda su içtiğinden emin olun.- Çocuğunuzun bolca dinlenmesini sağlayın.- Çocuğunuzu iyileşene kadar evde tutun, okula veya kreşe göndermeyerek iyileşme süresini hızlandırıp başkalarının hastalanmasına da engel olabilirsiniz.- Evi temiz tutun, özellikle oyuncakları sık sık silin, mutfak aletleri ve havluları paylaşmamaya özen gösterin- Hastalık döneminde beslenme ayrıca önemli, özellikle sıcak çorbalar hem hidrasyona yardımcı olacak hem de boğaz ağrısına iyi gelecektir.- Ekran süresini sınırlandırın; fazla düzeyde ekran ışığı maruziyeti gece uykusunu bozabilir.Uyarı İşaretlerine Dikkat Edin-Düşmeyen yüksek ateş (39° C veya daha yüksek) veya iyileşmeye başlayan çocukta yeni başlayan ateş-Nefes almada herhangi bir zorluk-Her türlü şiddetli ağrı-Şiddetli uyku hali, uyanık kalmada zorluk-Yeterli su içememe veya beslenememe-Sizi endişelendiren, ebeveyn olarak çocuğunuzda görmeye alışık olmadığınız herhangi bir durumBu uyarı işaretlerinden herhangi biri acile gitmeniz gerektiği anlamına gelebilir! Arada kaldığınız her durum için doktorunuza danışmayı ihmal etmeyin. ELRA ile doktorunuza, bekleme süresi olmadan, anında ulaşabilirsiniz. Çocuklarınız bizim için değerli, onları ihmal etmeyin.Elra uygulamasını akıllı cihazınıza indirip üye olun ve artık yepyeni, daha sağlıklı bir hayata sahip olun. Çocuğunuzun hastalığıyla baş başayken yaşayacağınız stresi ortadan kaldırmak için, doktorunuzla sizi maksimum 15 dakika içinde görüştürmeyi garanti eden Elra’nın uygulamasını indirmeli ya da elrasaglik.com adresine gitmelisiniz. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak!#ElraOnline #AnındaDoktorDesteği Elra Online Sağlık Hizmetleri Kaynak:https://www.gsk.com/en-gb/behind-the-science-magazine/covid-flu-rsv-symptoms-virus/
Devamını Oku
Anne ve Çocuk Sağlığı
Gestasyonel Diyabet (Gebelik Şekeri) Nedir?
Gebelik diyabeti (GDM), gebeliğin en yaygın tıbbi komplikasyonlarından biridir. Genellikle gebelik sırasında ortaya çıkan veya ilk kez gebelik sırasında fark edilen glukoz intoleransı olarak tanımlanır. GDM'nin patogenezi uzun zamandır, gebeliğin fizyolojik insülin direncine karşı yetersiz pankreas β-hücre telafisine bağlanmıştır.●     Çok su içme, sık idrara çıkma, tekrarlayan idrar yolu/vajinal enfeksiyon, bulantı, halsizlik gibi belirtiler gestasyonel diyabetin habercisi olabilir.●     Yüksek kan şekeri bebeğin anne karnında gelişimini etkileyerek normalden iri doğmasına ve bebeğin hipoglisemi yaşamasına neden olur.●     İri doğan bebeklerde doğum sırasında omuz takılması görülebilir. Ayrıca bu gebeliklerde sezaryen sıklığında artış görülmektedir.●     Diyabetik anne bebeklerinde, ileri yaşlarda obezite ve tip 2 diyabet riski sağlıklı anne bebeklerine göre daha yüksektir.●     Nadiren de olsa “diyabetik ketoasidoz” denilen ciddi bir duruma dönüşebilir.●     Gebeliğin 24-28. haftasında yapılan; "Oral Glukoz Tolerans" (OGTT) denilen şeker yükleme testi ile tanı konulabilir. Gebelik Diyabeti Hastalığında Kimler Risk Altındadır?●     Aşırı kilolular (VKİ>30 kg/m2) ve 18-24. haftalarında fazla kilo alanlar●     1.derece akrabada diyabet öyküsü olanlar●     Önceki doğumunda iri bebek (4 kg ve üzeri) doğuran ve/veya gebelik diyabeti öyküsü olan gebeler●     Polikistik over hastalığı olanlar Gestasyonel diyabetin tanısı ve tedavisi için hamilelik döneminde düzenli doktor kontrollerinizi aksatmayın ve herhangi bir şikayetiniz olduğunda doktorunuza danışın. Gebelikteki şikayetlerin yanı sıra acil tıp, kilo kontrolü veya mental destek konusunda da, doktorunuzla görüşmek adına ulaşabileceğiniz en doğru çözümler Elra’da. Doktorlarımıza, diyetisyen veya klinik psikologlarımıza ulaşmak için Elra uygulamasını şimdi telefonuna indirmelisiniz!#ElraOnline #AnındaDoktorDesteği Elra Online Sağlık Hizmetleri Kaynak:https://diabetesjournals.org/diabetes/article/74/7/1037/158091/What-Is-Gestational-Diabetes-Really
Devamını Oku
Anne ve Çocuk Sağlığı
Çocukluk Çağındaki Döküntülü Hastalıklar
Cilt döküntüleri çocukluk çağında yaygındır. Kuru, kaşıntılı cilt ve kabarık lekeler gibi rahatsız edici semptomlara neden olabilirler. Ancak bebeklerde ve çocuklarda görülen çoğu döküntü için endişelenmenize gerek yok. Çoğu kendiliğinden geçer veya sadece küçük bir tedavi gerektirir. Nadiren ciddidirler. Ancak döküntü konusunda endişeleriniz varsa, çocuğunuzu çocuk doktoruna götürün (1).Hastalıklar morfolojik olarak benzerdir fakat ayrımı yapmak ve tanı koymak adına hastaların temas öyküsü, aşı kayıtları, mevsimsel değişikliklerle olan şikayetlerinin varlığı, daha önce geçirilen döküntülü hastalıklar öyküsü, şikayetlerinin başlama sırası ve yeri gibi sorgulamalar detaylı yapılmalıdır.Özellikle döküntünün başlangıcı, dağılımı, ilerlemesi, ateşle olan ilişkisi hastalıklar arasında en belirgin farkı oluşturur.Hastalarda mutlaka seyahat öyküsü ve hayvan maruziyeti sorgulanmalıdır.Çocukluk çağı döküntülü hastalıklarda tanı çoğunlukla alınan detaylı anamnez ve yapılan klinik muayene sonrası konur. Kızamık ve kızamıkçık enfeksiyonlarında tanı koymak için serolojik testler istenir.Ülkemizde kızamık ve kızamıkçık aşıları rutin aşılama takviminde KKK (Kızamık- Kabakulak- Kızamıkçık) üçlü aşı şeklinde uygulanmaktadır. Sağlık Bakanlığının yaptığı son değişiklikle birlikte 1 Temmuz 2016 tarihinden sonra doğmuş ve henüz ilköğretime başlamamış olan çocuklarda KKK aşısı, 12. ayda 1. doz ve 48. Ayda 2. doz yapılacak şeklinde düzenlenmiştir. Riskli bölgelerde olanlarda 9. ayda kızamık aşısı bir doz daha yapılabilir. 1 Temmuz 2016 tarihinden önce doğanlarda ise halen okullarda 1. Sınıflarda idame kızamık aşısı uygulanmaktadır.Suçiçeği aşısı ise rutin aşılama takviminde 12. ayda uygulanır. Diğer döküntülü hastalıklar için uygulanan bir aşı programı yoktur.Tüm viral enfeksiyonlarda olduğu gibi hastalıktan korunmak için ellerimizi sık sık ve sabunlu suyla temizce yıkamalıyız, sosyal mesafemizi koruyup, temas izolasyonu sağlamalıyız. Ortak eşya kullanımından kaçınmalıyız. Kalabalık yerlerde, toplu taşımalarda maske kullanımı hastalık riskini azaltacaktır. Sağlıklı ve dengeli beslenmek, düzenli bir uyku döngüsü hem hastalıklardan korunmaya yardımcı olacaktır hem de hastalığa yakalandıktan sonra iyileşme sürecini hızlandıracaktır.Çocukluk çağı döküntülü hastalıklarından çoğunlukla viral enfeksiyon kaynaklı olduğu için gereksiz ve bilinçsiz antibiyotik kullanımı yapılmamalıdır. Aktif hastalık varlığında tanı ve tedavi için mutlaka bir doktordan görüş alın ya da online doktor görüşmesi yaparak varsa hastalık süreci hakkında detaylı bilgi alabilirsiniz.Detaylar için tekrar Elra’yı arayabilir, elrasaglik.com web adresimizi inceleyebilir ve bu mükemmel haberi arkadaşlarınıza iletmek için bu makaleyi, onları etiketleyerek kendi sayfanızda paylaşabilirsiniz.#ElraOnline #AnındaDoktorDesteği Dr. Hasan Ali Baş Kaynak:https://my.clevelandclinic.org/health/diseases/6951-skin-conditions-in-children
Devamını Oku
Anne ve Çocuk Sağlığı
Gebelik Döneminde Dikkat Edilmesi Gerekenler
Normal bir gebelikte doğuma kadar yaklaşık olarak 10-14 kilo alınmalıdır ama bu rakam kişiden kişiye değişir.Gebelikte dişler daha kolay çürüyebilir, diş eti problemleri normale oranla artış gösterebilir, hormonal etkiler sonucu ağız içerisinde olumsuz değişimler ve diş kaybı yaşanabilir. Bu sebeplerden dolayı gebelikte ağız bakımını ihmal etmeyin.Gebelikte hormonal değişime bağlı olarak göğüs ve karın bölgesi başta olmak üzere vücudun hemen hemen her yerinde değişiklikler gözlenmektedir. Bu dönemde cildi nemlendirmek ve masaj yapmak hamilelik sonrası oluşan deformasyonları azaltır.Gebeliğin 15. haftasından sonra bebek hızla büyüdüğü için bağırsak hareketlerinde yavaşlama meydana gelir ve kabızlık görülebilir. Gebeliğin gidişatı hakkında online tedavi veya online doktor desteği almak için Elra’yı kullanabilirsiniz.Gebeliğin 3. ayından itibaren düzenli ve kontrollü olarak egzersiz yapmak hem anne adayı hem de bebek açısından oldukça yararlıdır.Günlük hayatta ağır yük kaldırma, aşırı eğilme gibi yorucu durumlardan kaçının.Gebelik döneminde banyo yapmakta herhangi bir sakınca yoktur, fakat suyun sıcaklığı vücut ısısına yakın olmalı aşırı sıcak olmamalıdır.Gebelik döneminde en doğru pozisyon yan yatmaktır, dizlerin arasına yastık koymak da daha konforlu bir uyku sağlar. Kan akışının daha rahat sağlanabilmesi için sol tarafa yatmak daha iyi olarak bilinse de rahat hissettiğiniz yöne doğru yatabilirsiniz.Sigarayı bırakmak bebeğinizin hayata sağlıklı bir başlangıç yapabilmesi için elinizden gelen en iyi şeylerden biridir. Sigarayı bırakmak zor olabilir ama hiçbir zaman bunun için geç değildir. Acil psiko-destek ya da doktor ihtiyacınızda online doktor ve online psikologlarımızla görüşebilirsiniz. En geç 15 dakika içerisinde doktorunuz veya online terapi ihtiyacınız varsa online psikoloğunuz ile görüşeceksiniz.Gebeliğin ilk belirtileri ile birlikte tüketilen alkolün bebeğin kan dolaşımını etkileyebileceğini unutmayın. Bu sebeple gebelik boyunca alkolden uzak durun.Sentetik kumaşlardan yapılmış kıyafetler anne adayları için uygun değildir, pamuklu giysiler tercih edin. Gebeler için sıcak olmaması ve serinlik önemli bir faktördür, bol kıyafetler size rahatlık sağlar. Gebelikte geçirilen bazı enfeksiyonlar bebeğin sağlığını olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle hamilelik boyunca enfeksiyon riskinin yüksek olduğu ortamlardan uzak durmaya özen gösterin.Yolculuk yaparken otobüs, araba, tren gibi ulaşım araçlarında geçirilen sürenin 6 saatten fazla sürmemesi önemlidir.Uçak yolculuğu ise daha güvenli bir alternatiftir, kabin basıncında önemli ve ani bir değişiklik olmadığı müddetçe herhangi bir risk yoktur.Bundan sonra beklemek yok, gereksiz masraf yok, hastane kuyruğu yok, çünkü Elra var! Randevu saatini beklememek için daha fazla zaman kaybetmeyin. Doktorunuza hemen muayene olmak ya da psiko-destek ihtiyacı duyduğun her an görüntülü olarak psikoloğunuza danışmak için Elra’yı indirin.Uzm. Dr. İrem CantürkKaynak: https://www.tjod.org/anne-adayinin-dikkat-etmesi-gereken-10-altin-kural/
Devamını Oku
Anne ve Çocuk Sağlığı
Çocukluk Çağında Aşılama
Aşı; çocukları hastalıklara karşı korumak için yapılabilecek en önemli şeydir.Aşılar her yıl dünya çapında 3 milyon ölümü önler. Aşıların kullanılmaya başlanmasından bu yana milyonlarca insanı öldüren veya sakat bırakan çiçek hastalığı, çocuk felci ve tetanos gibi hastalıklar ya yok olmuştur ya da çok nadir görülmektedir. Kızamık ve difteri gibi diğer hastalıklar, aşılarının kullanılmaya başlanmasından bu yana %99,9'a kadar azalmıştır. Bununla birlikte, insanlar aşı olmayı bırakırsa, bulaşıcı hastalıkların hızla yeniden yayılması mümkündür.Aşılar ve etkileri konusunda Elra’nın uzmanlarına danışabilir, hatta aile hekimliği kapsamındaki sorularınıza yanıtlar da alabilirsiniz.Elra uygulaması, başta zamandan ve masraflardan tasarruf olmak üzere online sağlık hizmetlerinin tüm avantajlarını kullanımınıza sunuyor.Aşılar Hakkında Bilinmesi Gerekenler Nelerdir?Aşılar; birçok ciddi ve potansiyel olarak ölümcül hastalıktan korur.Aşılar piyasaya sürülmeden önce sıkı güvenlik testlerine tabi tutulurlar, ayrıca piyasaya sürüldükten sonra da yan etkiler açısından sürekli olarak izlenirler.Aşı olduğunuzda toplumsal bağışıklığa katkı sağlayarak aşı olamayacak durumdaki insanlara yayılan hastalıkları durdurmaya yardımcı olursunuz.Toplumda yeterli sayıda insan aşılanırsa bazı hastalıklar azalır ve hatta biter.Aşılar otizme neden olmaz. Araştırmalarda kızamık aşısı ile otizm arasında bir bağlantı olduğuna dair hiçbir kanıt bulunamamıştır.Çocuklara aynı anda birkaç aşı yapmak güvenlidir ve bu gereken enjeksiyon miktarını azaltır.Çocuklarınıza yaptıracağınız veya yaptırdığınız aşılar konusunda uzman görüşü almak veya aşılar hakkında daha fazla bilgiye sahip olmak için Elra’yı kullanabilirsiniz. Elra’nın online psikolog görüşme hizmetinden de yararlanabilir, mental destek ihtiyaçlarınıza hemen online terapilerle yanıt bulabilirsiniz.Öte yandan Dünya Sağlık Örgütü, aşı kararsızlığını küresel sağlığa yönelik en büyük tehditlerden biri olarak listelemektedir. Aşı kararsızlığı, aşıya erişimi olan kişilerin aşılamayı geciktirdiği veya reddettiği durumdur. Aşı karşıtı hikayeler genellikle sosyal medya aracılığıyla yayılır, bunlar bilimsel kanıtlara dayanmazlar ve çocuğunuzu ciddi bir hastalık riskine sokabilirler. Aileler bu hikayelere karşı dikkatli olmalıdır.Acil tıp veya mental destek konusunda, doktorunuzla görüşmek adına ulaşabileceğiniz en doğru online çözümler Elra’da. Online doktor ve online psikolog görüşmelerinde aile hekimliği danışmanlığı konularında yüzyüze görüşebilir, tetkik ve tahlil raporlarınızı e-nabız üzerinden doktorumuzla paylaşarak, ondan ikinci bir uzman görüşü alabilirsiniz. Doktorlarımıza veya psikologlarımıza ulaşmak için Elra uygulamasını şimdi telefonunuza indirmelisiniz!Uzm. Dr. İrem CantürkKaynak: https://www.nhs.uk/vaccinations/why-vaccination-is-important-and-the-safest-way-to-protect-yourself/
Devamını Oku
Anne ve Çocuk Sağlığı
Down Sendromu Nedir?
Down Sendromu (Trizomi 21), yenidoğanlarda zeka geriliği ve karakteristik yüz özelliklerinin görüldüğü çok sık görülen kromozom bozukluğu hastalığıdır. Hastalığın karakteristik özellikleri arasında badem şeklinde yukarı çekik gözler, basık burun kökü, boy kısalığı, kısa boyun, küçük kulaklar, kafanın küçük olması, kısa el ve ayak parmakları, avuç içinde simian çizgisi olarak adlandırılan düz bir çizgi olması gibi fiziksel özelliklerin yanında entellektüel yetersizlik ve bilişsel ve motor gelişimin geri olması sayılabilir. Ayrıca doğum sonrası hipotonik dediğimiz gevşek bebek olarak da kendini belli edebilir.Hastalar genetik olarak üç grupta toplanır:%94 kadarında sebep normalde 2 adet olması gereken 21 numaralı kromozomunun üç adet olmasıdır. Bu hastalarda kromozom sayısı 47’dir. Bu durumda hastalığın ailenin sonraki gebeliklerinde tekrarlaması beklenmez. İleri anne yaşı bu grupta önemli bir etkendir.%3,3 lük bir kısmında ise hastalığa, anne veya babanın kromozomlarında translokasyon olarak adlandırılan parça değişimleri sebeptir ve hastalığın tekrarlama riski vardır, bu ailelerin sağlıklı bir gebelik için mutlaka gebelik öncesi genetik danışma almaları gereklidir.Geri kalan hasta grubu ise, bazı hücrelerde 46, bazı hücrelerde ise hem 47 kromozomun bulunduğu mozaik Down Sendromlu hasta grubudur.Down Sendromu pek çok sistemi etkileyen bir hastalıktır.Doğumsal kalp anomalileri, anüsün kapalı olması, duodenal stenoz gibi mide ve barsak sistemi ile ilgili anomaliler, eklem gevşekliği, pelvis anomalileri, omurga problemleri gibi iskelet sistemi ile ilgili anomaliler, ensede deri katlantısı, tırnak ve saçlarla ilgili problemler, işitme ile ilgili problemler, endokrinolojik (hipotiroidizm) ve hematolojik (lösemiye yatkınlık) problemler, zeka geriliği ve ilerleyen dönemde Alzheimer hastalığı gibi nörolojik bozukluklar görülebilir.Ailelere Yardımcı Olabilecek BilgilerDown Sendromlu bireylerin bilişsel ve motor fonksiyonlarının gelişimi için rehabilitasyon ve özel eğitim alması son derece önemlidir. Ailenin bilinçli olması ve eğitim bu hastaların topluma kazandırılmasında çok önemli bir rol oynar. Ayrıca bu hastaların mutlaka sistem muayenelerinin belirtilen kontrol zamanlarında düzenli olarak yapılması önemlidir.KontrollerDoğum - 1 ay1 ay - 1 yaş        (3-6-9-12. aylarda)1 yaş – 5 yaş   (yıllık kontrol)5 yaş – 13 yaş    (yıllık kontrol) (göz 2 yılda bir )13 yaş – Erişkinlik (22 yaşına kadar) (göz 3 yılda bir )yıllık kontroller şeklinde yapılmalıdır. Down sendromu, hasta ve yakınları için sürekli doktor ve mental desteği gerektirecek bir süreçtir. Elra uygulamasını telefonunuza indirerek sınırlı sayıda değil, sınırsızca doktorlarımıza, diyetisyen ve kilinik psikologlarımıza danışabilirsiniz. Bu, sizin beden sağlığınızı ve mental yapınızı sürekli iyi tutacak. Çünkü artık Elra elinizde, sağlık evinizde!#ElraOnline #AnındaDoktorDesteği Elra Online Sağlık HizmetleriKaynak : https://www.omim.org/entry/190685
Devamını Oku
Anne ve Çocuk Sağlığı
Bebek Bakımı İle İlgili Bilgiler
Akrabalar ve arkadaşlar yardım etmek isteyebilirler. Bazı konularda aynı fikirde olmasanız bile, onların kendi deneyimleri faydalı olabilir.Bebeğinizin sağlığını korumak için, onunla ilgilenen herkesin aşılarının güncel olması ve sadece kendilerini iyi hissettikleri takdirde yardımcı olmaları gerekir. Ancak misafir ağırlamak istemiyorsanız veya başka endişeleriniz varsa, ziyaretçi sayısını sınırladığınız için kendinizi suçlu hissetmeyin (1).Bebeğim Ne Zaman Oturabilir?Bebekler sıklıkla 6-9. aylar arasında oturmaya başlamalıdır.Desteksiz oturma 6-8. aylar arasında başlar.Bebeğiniz 9. aya gelip hala oturma becerisini kazanamadıysa, kaslarında sertlik veya yumuşaklık, kollarını ve bacaklarını kullanmada asimetri varsa, nesneleri ağzına götüremiyor ve ciddi bir baş kontrolü yoksa mutlaka doktorunuz tarafından muayene edilmelidir.Yenidoğan Dışarı Çıkmalı mı?-Bebekler doğru kıyafetlerle açık havaya çıkarılabilir.-Dışarıdayken rüzgarda ve sıcakta kalmamalıdır.-Kapalı alışveriş merkezine götürmek bağışıklığı düşük olan bebeğin enfeksiyon riskini arttırabilir.-Bebek dışarı çıkarıldığında hapşırarak tepki verebilir, hemen üşüdüğünü düşünmek doğru değildir, burnunu temizlemeye çalışıyor olabilir.Yeni Doğanlarda Hıçkırık ve Hapşırık-Hapşırık, genze kaçan damlacıkları temizlemek üzere bir reaksiyondur.-Yeni doğanlar ilk 1 ay sık sık hapşırırlar.-Hıçkırık solunum kası olan diyaframın uyarılması sonucu ortaya çıkan bir reflekstir.-Hıçkıran bebek kısa süre ile emzirilirse bu refleks yavaşça kaybolabilir.Bebeklerde Pişik-Derinin koruyucu yağ tabakası azaldığı zaman derinin bütünlüğü de bozulur.-Nem, sabun vb. ile aşırı temizleme veya yıkama, bezin yeterli sıklıkta değiştirilmemesi, antibiyotik kullanımı, diş çıkarma, aşırı sıcaklar, turunçgiller gibi bazı asitli besinler, ishal ve mantar enfeksiyonu pişiğe yol açabilir.-Ancak bebeklerin çoğundan nedeni belirsiz, kendiliğinden düzelen hafif pişikler zaman zaman görülür.-Uygun tedavi ile pişik genelde üç günde düzelir.-Üç günden fazla sürerse muhtemelen üzerine mantar enfeksiyonu eklenmiştir.Bebeklerde Kıyafet Seçimi-Bebek kıyafetleri %100 pamuk içerikli olmalıdır.-Bebeği terletmeyecek ve sıkmayacak kıyafetler seçilmelidir.-Bebek kıyafetlerinin etiketi kesilmiş olmalıdır.-Bebek kıyafetleri kurdeleli, bağcıklı, bebeği rahatsız etmeyecek şekilde olmalıdır. -Kıyafetler bebeklere uygun deterjan ile yıkanmış ve ütülenmiş olmalıdır.Gün içinde aniden ortaya çıkan tıbbi ihtiyaçlar için online sağlık uygulamalarını kullanabilirsiniz. Detaylar için Elra’yı arayabilir, elrasaglik.com web adresimizi inceleyebilir ve online doktor görüşmesi konusundaki bu mükemmel haberi arkadaşlarınıza iletmek için bu makaleyi, onları etiketleyerek kendi sayfanızda paylaşabilirsiniz.#ElraOnline #AnındaDoktorDesteği Elra Online Sağlık HizmetleriKaynak:1.      https://kidshealth.org/en/parents/guide-parents.html
Devamını Oku
Anne ve Çocuk Sağlığı
Bebeklerde Burun Bakımı
Bebeklerde burun deliklerinin de küçük olması nedeniyle özellikle kış aylarında kuru hava, ev tozu, sigara dumanı parfüm gibi bazı irritanlar, nezle grip gibi viral hastalıklar ile burunları tıkanabilir.Yenidoğan bebeklerde ise yaşamın ilk günlerinde burun boşlukları ve solunum yolunu anne karnındayken dolduran amniyon sıvısı henüz tamamen atılmamış olduğu için tıkanıklık görülebilir. Yenidoğan bebekler ilk günlerde bu sıvıyı hapşırarak burundan dışarı atmaya çalışırlar, birkaç gün içinde sıvılar kendiliğinden temizlenir.Soğuk algınlığı, grip, solunum sinsityal virüsü (RSV) veya COVID'den kaynaklanan burun tıkanıklığı, bebeklerin nefes almasını zorlaştırabilir. Bu durum, bebeklerin geceleri uyanık kalmasına (ve aile rutinlerini de bozmasına) neden olabilir.Bu noktada muhtemelen bir çözüm bulmak için çaresizsiniz. Ancak öncelikle bebekler için güvenli uykunun temellerini gözden geçirmek önemlidir (1).Bebeklerde özellikle ilk aylarda ağızdan soluk alma içgüdüsü gelişmediği için burun solunumu nefes almak ve beslenmek için hayati önem taşır. Bebeğin burnundan hırıltılı sesler geliyor, emmekte veya uymakta zorluk çekiyorsa tıkanıklığın giderilmesi gerekir. Hiçbir sıkıntısı olmayan sağlıklı bir bebeğe sürekli burun temizliği yapmaya gerek yoktur.Burun tıkanıklığını gidermek için serum fizyolojik burun damlaları kullanılabilir, bunlar yeterli gelmezse aspiratör ile burun temizliği yapılabilir. Özellikle nezle grip gibi bir nedenle burun içinde yoğun mukus birikimi varsa işlem günde en fazla 2-3 kez tekrar edilebilir.Bebeğinizin beslenmesine veya uyumasına engel olacak bir burun tıkanıklığı varsa temizlemeniz gerekir.Burun temizliğini beslenmeden önce veya uykudan önce yapmak daha uygun olur.Yemekten sonra burun temizliği bebeği kusturabileceği için önerilmez.Burun temizliği yapmadan önce ellerinizi yıkamanız gerekir.Bebeği sırtüstü yatırıp, ince bir pike veya battaniye ile kollarını nazikçe sarmak aspirasyon işlemini kolaylaştıracaktır.Serum Fizyolojik Kullanımı:Serum fizyolojik vücut sıvıları ile eşit oranda tuz konsantrasyonuna sahip (%0,9 NaCl) damlalardır. Yenidoğan döneminden itibaren burun tıkanıklığı için güvenle kullanılabilir.Bebeğinizin başını emzirme pozisyonunda olduğu gibi biraz yüksekte tutarak her iki burun deliğine de iki veya üç damla serum fizyolojik damlatın 30-60 saniye kadar bekleyin (bu esnada hırıltı artışı olması normaldir).Daha sonra bebeği yüzüstü çevirip burnunu silin, bu sırada bebeğiniz serum fizyolojikle beraber varsa burnunun içinde biriken mukusu atabilir. Bazen bu sırada hapşırabilir.Bebeğinizin günlük rutin sağlık bakımı için, ya da acil tıp, kilo kontrolü veya mental destek konusunda, doktorunuzla görüşmek adına ulaşabileceğiniz en doğru çözümler Elra’da. Online sağlık çözümleri için doktorlarımıza, diyetisyen veya klinik psikologlarımıza ulaşmak için Elra uygulamasını şimdi telefonunuza indirmelisiniz!#ElraOnline #AnındaDoktorDesteği Elra Online Sağlık Hizmetleri Kaynak:https://www.healthychildren.org/English/tips-tools/ask-the-pediatrician/Pages/my-baby-has-a-stuffy-nose-how-can-i-help-them-sleep-safely.aspx
Devamını Oku
Anne ve Çocuk Sağlığı
Gebelik Döneminde Sağlıklı Beslenme
Anne adayı olarak, muhtemelen beslenme alışkanlıklarınız ve hamilelik diyetiyle ilgili (istenmeyen?) birçok yorum almışsınızdır. Büyük olasılıkla, hamileliğiniz boyunca ne yemeniz (veya içmeniz) gerektiği veya gerekmediği konusunda e-posta kutunuza onlarca makale gelmiştir. Kendi başınıza biraz okuma yaptıysanız, hamilelik sırasında balık tüketimi, sağlıklı bir hamilelik için en önemli besinlerin neler olduğu, ne kadar tuz tüketmeniz gerektiği vb. konularda çelişkili bilgilerle karşılaşmış olabilirsiniz (1). Bu yazımızda net bilgileri okuyacaksınız. İdeal olarak, hamile kadınlar, taze meyve ve sebzeler, tam tahıllar, süt ve süt ürünleri, protein kaynakları ve sağlıklı yağlar gibi besinler içeren çeşitli gıdalar tüketmelidir.Hamile kadınların günlük diyetlerinde en az 5 porsiyon meyve ve sebze, 2-3 porsiyon tam tahıllı gıdalar, 3-4 porsiyon süt veya süt ürünleri, 2-3 porsiyon protein kaynakları ve sağlıklı yağlar bulunmalıdır. Ayrıca, hamile kadınlar özellikle folik asit, demir, kalsiyum, D vitamini ve Omega-3 yağ asitleri açısından zengin gıdaları tüketmeye özen göstermelidirler. Bu besinler, sağlıklı fetal gelişim ve annenin ihtiyaçlarını karşılamaya yardımcı olur. Hamilelikte ayrıca, kafein, alkol, bazı balıklarda bulunan civa, ananas, ciğer eti, az pişmiş yumurta, işlenmiş gıdalar ve aşırı şeker gibi bazı yiyecek ve içeceklerden kaçınılması önerilir. Ayrıca, yeterli miktarda su içmek de önemlidir, çünkü dehidrasyon, hamilelikte istenmeyen komplikasyonlara neden olabilir. Acil doktor ihtiyacı ile karşılaştığınızda online doktor görüşmesi vasıtasıyla tıbbi destek almak mutlaka değerlendirilmesi gereken bir seçenektir. Elra uygulamasını akıllı telefonunuza indirmeli, ya da elrasaglik internet sitesi üzerinden sisteme kayıt olmalısınız. Tek tıkla ihtiyacınız olan doktora ulaşacak, randevu saatini beklemekten kurtulacaksınız.Elra uygulamasını telefonunuza indirerek sınırlı sayıda değil, sınırsızca doktorlarımıza, diyetisyen ve kilinik psikologlarımıza danışabilirsiniz. Bu, sizin beden sağlığınızı ve mental yapınızı sürekli iyi tutacak. Çünkü artık Elra elinizde, sağlık evinizde!#ElraOnline #AnındaDoktorDesteği Dyt. Rana HızarcıKaynak:https://naturalwomanhood.org/is-your-pregnancy-diet-up-to-date-with-science/?gad_source=1&gad_campaignid=23249714318&gbraid=0AAAAACnp4yIDWUfJRy2QyBBAI8iJWB7Ja&gclid=Cj0KCQiA6Y7KBhCkARIsAOxhqtPtapEPxC48cTIfUaFnRCvW9QaGteNGiBJYhRLawvJGWj8H_tX9abEaAs6gEALw_wcB
Devamını Oku
Anne ve Çocuk Sağlığı
Otizm Nedir?
Otizm kişinin etrafıyla sözel ve sözel olmayan şekilde uygun ilişki kuramaması şeklinde ifade edebileceğimiz gelişimsel bir bozukluktur. Günümüzde basit testler ile tanısı erken konulabilmektedir. Erken tanı ve tedavi bu çocukların ilerideki yaşamları için büyük öneme sahiptir. Otizmli bireylerin yetenekleri ve ihtiyaçları çeşitlilik gösterir ve zaman içinde değişebilir. Otizmli bazı kişiler bağımsız olarak yaşayabilirken, diğerleri ciddi engellere sahiptir ve ömür boyu bakım ve desteğe ihtiyaç duyar. Otizm genellikle eğitim ve iş olanaklarını etkiler. Ayrıca, bakım ve destek sağlayan aileler üzerindeki yük de önemli olabilir (1).  Otizmli bireyler;Diğer insanlarla iletişim kurmakta zorlanır.Diğer insanların nasıl düşündüğünü veya hissettiğini anlamakta zorlanır.Parlak ışık ya da yüksek ses gibi şeyleri bunaltıcı, stresli veya rahatsız edici bulabilir.Bilgileri anlaması daha uzun sürebilir.Bazı davranışları tekrar tekrar yapabilirler. Otizm belirtileri şunlardır: İsmine cevap vermemek; göz temasından kaçınmak; ellerini çırpmak, parmaklarını sallamak veya vücudunu sallamak gibi tekrarlayan hareketler; diğer çocuklar kadar konuşmamak; aynı cümleleri tekrarlamak. Bu belirtilerin varlığından şüphelenildiğinde mutlaka bir çocuk doktoruna, çocuk psikiyatristine ya da çocuk gelişim uzmanına başvurulmalıdır. Çocuğunuza doğru teşhis konması, çocuğunuzun ihtiyaç duyabileceği ekstra desteği almasına yardımcı olabilir. Konuşma, dil terapisi ve eğitim desteği ile otizmli çocuklar ve ailelerinin hayatları oldukça kolaylaşır. Otizmli bireylerin tıbbi desteğe ihtiyaç duyduğu zamanlarda, o desteği en hızlı biçimde vermek değerlidir. Sağlık en büyük ihtiyaç. Elra, bu ihtiyacı gün boyunca karşılamak için sizi, internet bağlantısı olan kameralı tüm akıllı cihazlarda bekliyor. Sağlıklı günler için, Elra’yı indirin ve doktorunuz gün içinde hep yanınızda olsun. #ElraOnline #AnındaDoktorDesteği Uzm. Dr. İrem Cantürk Kaynak:https://www.who.int/news-room/fact-sheets/detail/autism-spectrum-disorders
Devamını Oku
Anne ve Çocuk Sağlığı
Yeni Doğanlarda Sarılık
Doğumdan sonraki ilk 24 saat içinde gerçekleşen kandaki total bilirubin düzeyi artışının normal zamanında doğan bebeklerde 12,9 mg/dl erken doğan bebeklerde 15 mg/dl yi geçtiği, günlük artış hızının 5 mg/dl'yi geçtiği durum ise patolojik sarılık olarak adlandırılır, ileri tetkik ve tedavi gerektirir. Yeni doğanlarda sarılık, kanda bilirubin denilen maddenin artışına bağlı olarak oluşan çoğunlukla altta bir neden olmaksızın kendiliğinden iyileşen ama bazı durumlarda da ileri tetkik ve tedavi gerektiren bir durumdur. Doğumdan 24-72 saat sonra gerçekleşen kandaki total bilirubin düzeyi artışının normal zamanında doğan bebeklerde 12,9 mg/dl erken doğan bebeklerde 15 mg/dl yi geçmediği, günlük artış hızının 5 mg/dl yi geçmediği çoğunlukla 10-14 gün içerisinde kendiliğinden geçen, herhangi bir tedavi gerektirmeyen ama yakın takip gerektiren durum fizyolojik sarılık olarak adlandırılır.Doğumdan sonraki ilk 24 saat içinde gerçekleşen kandaki total bilirubin düzeyi artışının normal zamanında doğan bebeklerde 12,9 mg/dl erken doğan bebeklerde 15 mg/dl'yi geçtiği, günlük artış hızının 5 mg/dl'yi geçtiği durum ise patolojik sarılık olarak adlandırılır, ileri tetkik ve tedavi gerektirir.Bazen de anne sütünün içeriğindeki bazı maddelerden dolayı bilirubin atılımı zorlaşır, geri emilimi artar ve vücutta birikir, bu da anne sütü sarılığı olarak adlandırılır. Genelde tedavi gerektiren bir durum değildir, sadece fizyolojik sarılığa nazaran biraz daha uzamış sarılığa neden olur. Anne emzirmeye kesinlikle devam etmelidir, bebek yakın takibe alınır, klinik duruma göre bebek hastaneye yatırılıp tedavi edilebilir.Erken doğan bebekler, diyabetik anne bebekleri, kan uyuşmazlıkları, doğum sonrası iyi emzirilmeyen bebekler, kardeşlerde daha önceden sarılık geçirme öyküsü olan bebeklerde risk daha fazladır.Sarılık yenidoğanlarda önce sklera (gözün beyaz olarak gözüken kısmı) ve yüzde, ağız içinde başlar, daha sonra sarılığın ilerlemesiyle gövdeye, en son kollara ve bacaklara yayılır. Sarılık tablosuna bebekte uyku hali, emmede isteksizlik, ateş, ağlama nöbetleri, açık renkli ve soluk dışkılama, koyu renkli idrar gibi şikayetler eşlik edebilir.Tanı klinik olarak şüphelenilen bebekte alınan kan testleriyle konur. Patolojik sarılık erken tanı alıp tedaviye başlanmazsa ileri evrede kernikterus denilen bilirubinin beyin sisteminde birikmesiyle oluşan oldukça nadir görülen bir sinir sistemi hastalığına dönüşebilir. Tedavi gerektiren sarılıkta en sık fototerapi denilen vücutta biriken bilirubini idrarla atılabilecek forma dönüştüren ışık tedavisi ve bazı durumlarda bebeğin kan değişimi gibi tedaviler kullanılır. Bu iki tedavi yönteminde de bebek küvözde, yoğun bakım şartlarında takip edilmelidir.Yenidoğan sarılığın önlenmesi için, annenin günde en az 8-12 kez bebeği emzirmesi gerekir ve anneye etkin bir emzirme eğitimi verilmelidir. Evde bebeğin belli aralıklarla cilt rengini ve sklerasını (gözün dışardan gözüken beyaz kısmı) kontrol etmesi istenir. Bebeğin idrar ve gaitasının rengini kontrol etmesi istenir. Sarılıktan şüphe edilen durumunda konunun ciddiyeti ile alakalı bir doktora danışın.Hastalığın nerden geleceğini veya ne zaman nüksedeceğini bilemezsiniz ama Elra, online muayene imkanını size sunarak erken tanı ve tedavi konusunda hep elinizin altında olacak. Siz de Elra’ya kaydolun ve artık sağlığınıza hükmedin.#ElraOnline #AnındaDoktorDesteğiHasan Ali Baş Kaynak:https://www.nhs.uk/conditions/jaundice-newborn/diagnosis/https://neonatology.org.tr/
Devamını Oku
Anne ve Çocuk Sağlığı
Bebek Bakımında Dikkat Edilmesi Gereken Noktalar
Özellikle ilk defa anne baba olanlar için bebek bakımı zaman zaman zorlayıcı olabilmektedir. Bu yazıda bebek bakımında ebeveynlere yardımcı olacak ipuçlarından bahsedeceğiz. Oda ısısı: Soğuk havalarda bebeğin bulunduğu odanın ısısı gündüz 20-22°C, gece 16-18°C arasında olursa bebek üşümez.Giysi: Yenidoğan döneminde bebeğin annesinden bir kat fazla giyinmesi yeterlidir. Bebeğin üşüyüp üşümediğini kontrolü için el ve ayaklara bakılması yanıltıcıdır, ense ve giysilerin altında kalan bölgelerden bakılabilir. Ayrıca bebeğin hapşırması üşüdüğünü göstermez.Ayakkabı: Yürüyene dek ayakkabı gereksinimi yoktur ancak soğuktan korumak ya da giysisini tamamlamak için hafif ve hava geçirebilir özellikte (deri ya da bez ancak plastik değil) ve tabanları yumuşak patikler önerilebilir.Kundaklama: Sıkı yapılan kundaklar bebeklerin kalça eklemine zarar verebilir. Aile kundaklama yapmak istiyorsa kalça ve dizlerin hareketin izin verecek şekilde örtü gevşek olarak sarılmalı, ayaklar serbest şekilde hareket edebilmelidir.Alt değiştirme: İlk aylarda bebeğin günde 6-8 kere idrar ve dışkı yapması normaldir. İhtiyaç duyuldukça bez değiştirilmelidir. Kız bebeklerin alt temizliği yapılırken silme işlemi mutlaka önden arkaya doğru yapılmalıdır. Bebek tekrar bezlenirken bez, çok sıkı ya da çok gevşek olmamalıdır.Banyo: Bebeklerin her gün ya da günaşırı yıkanması önerilmektedir. Banyo suyu ısısı banyo termometresi ile kontrol edilebilir, suyun sıcaklığının 37- 38°C arasında olması uygundur.Gaz çıkarma tekniği: Anne bebeği besledikten sonra dik bir şekilde oturmalı, bebeğini arkadan bir eliyle destekleyerek çenesini omzuna yerleştirmeli diğer eliyle sırtını sıvazlamalıdır. Ya da anne bebeği kucağında göbeği üzerinde yatırmalıdır, bebeğin başı göğüs seviyesinden yukarda olmalıdır ve anne bu pozisyonda bebeğin sırtını sıvazlamalıdır.Emzik kullanımı: Emzik ilk ay içinde başlandığında hem “tek başına anne sütü” alma süresini hem de toplam emzirme süresini kısaltmaktadır. Emzik kullanımına erken dönemde başlanması ve uzun süreli emzik kullanımı önerilmemektedir.Emzirme: Bebeği ilk 6 ay sadece anne sütü ile beslemek hem bebek hem de anne sağlığı açısından çok önemlidir. Eğer bu konuda sorun yaşıyorsanız bu konuda uzman olan bir doktor ya da hemşireden destek alabilirsiniz.Sigara dumanı: Bebeklerin sigara dumanı ile direk veya dolayı (başka bir odada içilmesi, içen biri ile yakın temas) temas etmemesine dikkat edilmelidir.Her anne bebek ilişkisi çok özeldir ve kendine göre dinamikleri vardır. Anne mutlu ise bebek mutludur. Bu yüzden bebek bakımında babaların desteği çok önemlidir. Bu süreçte kendinizi kötü hissettiğinizde ya da sorun yaşadığınız bir konu olduğunda uzman görüşü almak sizi rahatlatacaktır.Bebeğinizin sağlığı için günün her anında doktor desteğine ihtiyacınız olabilir. Elra’nın mekandan bağımsız doktor muayenesi hizmetinden faydalanabilirsiniz. Elra’yı indirin ve online sağlık çözümleriyle tanışın! Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Doktorunuz, telefonun ucunda randevu için sizi bekleyecek!#ElraOnline #AnındaDoktorDesteği Uzm. Dr. İrem CantürkKaynak:Bebek, Çocuk Ergen İzlem Protokolleri https://hsgm.saglik.gov.tr/depo/birimler/cocuk_ergen_db/dokumanlar/yayinlar/Kitaplar/Bebek_Cocuk_Ergen_Izlem_Protokolleri_2018.pdf
Devamını Oku