Altıncı hastalık olarak da bilinen Roseola, genellikle bebeklerde ve küçük çocuklarda görülen viral bir enfeksiyondur. Bu hastalığa insan herpesvirüsü 6 (HHV-6) ve daha nadir olarak insan herpesvirüsü 7 (HHV-7) neden olur. Roseola, genellikle aniden başlayan ve kısa süren bir hastalıktır.
Anneden geçen antikorlar nedeniyle bebekler korunduğu için hastalık genellikle ilk 6 ayda görülmez. En çok 6 ila 24 aylık çocukları etkiler, ancak yetişkinlerde ve daha büyük çocuklarda da nadir de olsa görülebilir. Ortalama enfeksiyon yaşı 9 ay civarındadır.
HHV-6’nın HHV-6A ve HHV-6B olmak üzere 2 varyantı vardır. HHV-6A nadiren roseola infantum ile ilişkilidir, genellikle immünyetmezlikli yetişkinlerde görülür. HHV-6B ise bebeklerde roseola nedenidir.
Bu hastalığın en tipik belirtisi, ani ve yüksek bir ateştir. Ateş 40 dereceye kadar çıkabilir ve birkaç gün sürer, ardından hızla düşer ve ciltte döküntüler belirir. Genellikle döküntüler pembe renkte, küçük, kabarık lezyonlar olarak karşımıza çıkar. Bu döküntüler genellikle ağrısız ve kaşıntısızdır, karın bölgesinde başlar ve sonrasında yüz, kol ve bacaklara yayılabilir, birkaç gün içinde kaybolur. Roseolanın diğer belirtileri arasında lenf bezlerinin şişmesi, burun akıntısı, sinirlilik, iştah azalması, boğaz ağrısı, göz kapaklarında ödem ve bazen hafif ishal yer alır. Çocuklar bu süre zarfında oldukça huysuz olabilirler, ancak hastalığın genel seyri iyi huyludur ve genellikle ciddi komplikasyonlara neden olmaz.
Roseola, enfekte kişiden sağlıklı bir kişiye tükürük yoluyla bulaşır. Ancak, tam olarak nasıl bulaştığı hâlâ tam anlamıyla anlaşılmamıştır. Uzmanlar, hastalığın solunum yolu salgıları yoluyla yayılabileceğini düşünmektedir. Virüsün kuluçka süresi, yani vücuda girdikten sonra belirtilerin ortaya çıkma süresi genellikle 9-10 gündür. Bu süre içinde enfekte olan çocuklar belirti göstermeyebilir, ancak yine de bulaşıcı olabilirler.
Roseola geçiren bir çocuk, hastalığın döküntü aşamasında artık bulaşıcı değildir. Ateşin en yüksek olduğu dönem bulaşıcılık açısından daha riskli kabul edilir. Bu nedenle, yüksek ateşli bir çocukla temas halinde olan diğer çocukların da bu virüse yakalanma olasılığı vardır. Özellikle kreş gibi küçük çocukların çoğunlukta olduğu yerlerde bulaşma hızı ve sıklığı yüksektir. Çocuğun ateşi ve döküntüsü aynı anda varsa, çocuk kreşe/okula gitmemeli ve bir doktor tarafından değerlendirilmelidir.
Roseolanın belirtileri genellikle yüksek ateşle başlar. Çocuğun vücut sıcaklığı 39°C ila 40°C arasında seyredebilir ve ateş, üç ila beş gün boyunca devam edebilir. Ateşin yanı sıra, çocuğun boynundaki lenf bezleri şişebilir, burun akıntısı ve bazen hafif ishal görülebilir. Çocuklar genellikle huzursuz olur ve daha fazla uyumak isteyebilir. Yüksek ateş, çocuklarda nöbetlere yol açabilir. Ateş düştükten sonra, vücutta pembe renkli, kabarık döküntüler belirir. Döküntüler genellikle boyun, karın ve sırtta başlar, bazen kollara ve bacaklara kadar yayılabilir. Bu döküntüler ağrıya neden olmaz, kaşıntı yapmaz ve genellikle birkaç gün içinde kendiliğinden kaybolur.
Daha büyük çocuklar ve yetişkinler roseola geçirdiklerinde, genellikle birkaç gün süren yüksek ateş yaşarlar, ancak bu yaş grubunda döküntü daha nadir görülür. Yetişkinlerde belirtiler daha hafif olabilir ve genellikle hastalık kısa sürede atlatılır.
Evet, roseola geçiren çocukların bir kısmında ateşe bağlı nöbetler görülebilir. Ateşli nöbetler (febril konvülziyon), özellikle 18 ay ile 3 yaş arasındaki çocuklarda yaygındır. Bu nöbetler, çocuğun ateşi hızla yükseldiğinde meydana gelir. Araştırmalara göre, roseola geçiren çocukların %10 ila %15’i ateşli nöbet yaşayabilir. Bu nöbetler genellikle kısa sürer ve nöbetten sonra çocuklarda uyku hali oluşabilir. Ateşe bağlı nöbetler genellikle zararsızdır ve uzun vadede herhangi bir beyin hasarına ya da kalıcı bir soruna yol açmaz. Ancak, çocuğunuz nöbet geçiriyorsa mutlaka bir doktora danışmanız önemlidir.
Çocuğunuz nöbet geçiriyorsa, yapmanız gereken ilk şey sakin kalmak ve çocuğun güvenliğini sağlamaktır. Çocuğu yere yatırın ve başını sert zeminden korumak için bir yastık ya da havlu ile destekleyin. Çocuğun yan yatacak şekilde çevrilmesi, ağızdan gelen tükürüğün dışarı akmasına yardımcı olur. Nöbet sırasında çocuğun ağzına hiçbir şey koymamak önemlidir; dilini yutması mümkün değildir. Nöbet sonrasında çocuk genellikle yorgun ve uykulu olacaktır. Bu durumda çocuğun havayolu açık tutularak en kısa sürede bir sağlık kuruluşuna başvurmak gerekir.
Roseola için spesifik bir tedavi ve aşı henüz yoktur. Hastalığın tedavisi genellikle semptomların hafifletilmesine yöneliktir. Viral bir hastalık olduğu için antibiyotik kullanımına gerek yoktur. Ateşi kontrol altına almak için asetaminofen (parasetamol) kullanılabilir. Aspirin, çocuklarda kesinlikle kullanılmamalıdır çünkü aspirin, Reye sendromu adı verilen ciddi bir duruma yol açabilir. Ateşi olan çocuklar rahat kıyafetler giymeli ve ortamın serin olmasına dikkat edilmelidir. Ilık suyla yapılan banyo, ateşi düşürmek için etkili bir yöntem olabilir. Ancak, çocuğun banyo sırasında titremesi durumunda suyun sıcaklığı arttırılmalıdır. Çocuğun sıvı alımının artırılması ve beslenmesine dikkat edilmesi de hastalığı daha hafif atlatması için önem taşır.
Roseola döküntüleri genellikle tedavi gerektirmez. Ateş düştükten ve döküntüler ortaya çıktıktan sonra, çocuk kendini daha iyi hissetmeye başlar. Çocuğun ateşi düştükten 24 saat sonra günlük aktivitelerine dönmesi mümkündür. Örneğin, çocuğunuzun okul ya da kreşe geri dönmesinde bir sakınca yoktur.
Roseoladan korunmak zordur çünkü enfekte olan bir çocuk, hastalığın belirtileri ortaya çıkmadan önce bulaşıcı hale gelir. Hastalığın bulaşmasını önlemek için spesifik bir aşı ya da tedavi yöntemi yoktur. Ancak, genel hijyen kurallarına dikkat etmek, enfekte çocuklardan uzak durmak ve bağışıklık sistemini güçlü tutmak, hastalığın yayılma riskini azaltabilir. Hasta bireyle temas sonrasında elleri yıkamak ve küçük yaşta el hijyeni alışkanlığı kazandırmak ve kişisel eşyaların ortak kullanımından kaçınmak gibi önlemler bulaşmayı engellemekte oldukça önemlidir. Roseola genellikle ciddi komplikasyonlar yaratmadığı için, sağlıklı bağışıklık sistemine sahip bireylerde hastalık hafif seyreder ve sonrasında bağışıklık gelişir.
Bağışıklık sistemi baskılanmış kişilerde, özellikle organ nakli geçirenlerde veya AIDS hastalarında, roseola daha ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Bu gruptaki hastalar, virüsün yeniden aktif hale gelmesi nedeniyle uzun süreli enfeksiyonlar yaşayabilirler. Bu durumda antiviral tedavi gerekebilir. Bağışıklık sistemi baskılanmış kişilerin hasta bireyle temas sonrası doktora erken başvurusu önem taşır. Bağışıklık sistemi sağlıklı olan kişilerde ise roseola genellikle hafif bir hastalık olarak seyreder ve sonrasında kalıcı bir bağışıklık gelişir.
Roseola, çocuklarda yaygın görülen ve genellikle hafif seyreden bir hastalıktır. Yüksek ateş ve döküntü ile karakterizedir ve genellikle birkaç gün içinde iyileşir. Ateşe bağlı nöbetler yaşansa da, bu nöbetler çoğunlukla zararsızdır. Çocuğunuzda roseola belirtileri gözlemliyorsanız, doktorunuzun önerileri doğrultusunda ateşi kontrol altına almak ve çocuğun rahatını sağlamak en önemli adımlar olacaktır. Ciddi bir komplikasyon gelişmedikçe, roseola kendiliğinden iyileşen bir hastalıktır ve çocuklar hastalık sonrasında bağışıklık kazanır.
Dr. Yağmur Yıldırım Şamhal
Yukarı çık