Spinal Musküler Atrofi, SMN1 (survival motor neuron gene 1) geninde meydana gelen mutasyon sonucu ortaya çıkan genetik yani kalıtsal bir hastalıktır. Bu mutasyon sonucu kasları kontrol eden sinir hücreleri fonksiyonunu düzgün yerine getiremez ve giderek ilerleyen kas kaybı ile sonuçlanan kas atrofisi dediğimiz durum ortaya çıkar. SMA hastalığı, kas kaybına ve kas zayıflığına neden olur.
SMA hastalığına, SMN1 genindeki mutasyon sonucu, motor nöronların sağlıklı işlevi için gerekli olan SMN (Survival Motor Neuron) proteininin eksikliği neden olur. Bu genin eksikliği ya da mutasyonu sonucu yeterli miktarda SMN proteini üretilemez.
SMN proteini eksikliğinde, motor nöronlar zamanla işlevini kaybeder ve bu durum kasların zayıflamasına ve çalışamaz hale gelmesine neden olur. SMA hastalığı kas zayıflığı, hareket kaybı ve solunum zorlukları gibi ciddi semptomlarla kendini gösterir.
Spinal Musküler Atrofi hastalığı, genetik geçişli bir hastalıktır. Ülkemizde akraba evliliklerinin sıklığı hastalığın görülme ihtimalini arttırmaktadır. SMA hastalığı otozomal resesif (çekinik) bir genetik hastalık olduğundan, akraba evliliği yapan ve hastalığı taşıyan bireylerin evlenmesi sonucu anne ve babasından hastalıklı geni alan bebeklerde hastalık ortaya çıkmaktadır. Yine akraba evliliği sonucu taşıyıcı oranının sıklığı nedeniyle hastalık ülkemizde daha sık görülmektedir.
SMA hastalığı aslında geçmişte de şimdi ki kadar yaygındı, genetik bilimindeki hızlı gelişmeler ve yeni tedavi yöntemlerinin gelişmesi, sosyal medya ve farkındalık kampanyaları ile bu hastalık daha bilinir hale geldi. Daha önce tedavisi olmadığı düşünülen bu hastalıkta yeni tedavi yöntemlerinin ortaya çıkışı hasta ve ailelere umut ışığı olmuştur.
Kas güçsüzlüğü ve hareketsizlik
Kaslarda gevşeklik (hipotonik bebekler), baş kontrolünü sağlayamama
Dilde fasikülasyonlar (seğirmeler)
Kaslarda atrofi (kas zayıflığı)
Kurbağa pozisyonunda yatış
Kol ve bacaklarda hareket kabiliyetinde azalma
Nefes almada güçlük gibi solunum problemleri (özellikle Tip 1 ve Tip2 SMA hastalarında)
Beslenme ve yutma zorlukları
Skolyoz (sırt veya belde omurga eğriliği) gelişimi
Gelişim geriliği
SMA hastalığı, semptomların başladığı yaşa ve hastalığın şiddetine göre 4 tipe ayrılır:
Tip 1 : Aynı zamanda Werdnig-Hoffmann Hastalığı olarak da bilinen hastalığın en şiddetli formudur ve genellikle yaşamın ilk 6 ayında yani bebeklik döneminde başlar. Bebeklerin başlarını tutamaması hastalık şüphesinin en kuvvetli bulgusudur. Kaslardaki güçsüzlük nedeniyle solunum problemleri başlar. Kaslardaki güçsüzlük simetriktir. En ciddi komplikasyon solunum güçlüğüdür ve genellikle bebekler solunum desteğine ihtiyaç duyarlar. Hipotoni yani kas tonusunun azalması sonucu gevşek bebek sendromu görülür. Gelişim geriliği, başlarını tutamama ve oturamama diğer önemli bulgulardır. Tedavi edilmezse genellikle birkaç yıl içinde kaybedilirler.
Tip 2: Bebeklerin yaşamlarının 6 ila 18. ayları arasında ortaya çıkan orta derecede ciddi formudur. Bu yaşa kadar bebekler normal gelişim gösterirken, hastalık motor becerilerdeki geriliğin ortaya çıkışı ile fark edilir. Semptomlar daha hafiftir. Çocuklar oturabilirler, ancak yardımsız yürüyemezler. Kas zayıflığı özellikle bacaklarda daha belirgindir, üst vücut ve kollar daha az etkilenir. Solunum sorunları Tip 1’deki kadar ağır olmasa da zamanla solunum desteği gerektirebilir. Yaşam süresi daha uzundur. Sıkça görülen bir başka bulgu kasların zayıflığı nedeniyle ortaya çıkan skolyoz yani omurga eğriliğidir. Bundan başka tremor dediğimiz kaslarda titreklik ve reflekslerde azalma bu tipin diğer bulgularıdır.
Tip 3 (Kugelberg-Welander Hastalığı): Daha hafif seyirli olup genellikle 18 aydan sonra, çocukluk veya ergenlik döneminde semptom göstermeye başlar. Hastalar yürüyebilirler, ancak zamanla kas zayıflığı gelişir. Bazı hastalar yetişkinliğe kadar semptom vermeyebilirler, çoğu zaman yürüyebilirler, ancak ilerleyen yaşlarda, kas zayıflığı arttıkça hareket kabiliyetleri azalır ve tekerlekli sandalyeye bağımlı hale gelebilirler. Bu hastalarda da daha hafif olmakla birlikte solunum sıkıntısı, omurga eğriliği (skolyoz) gelişebilir, zamanla motor fonksiyonların azalmasına bağlı yürüme ve merdiven çıkma zorlaşır, yürüme yardımı gerekebilir veya yürüme mümkün olmayabilir. Diğer SMA türlerine göre daha hafif seyreder, erken tedavi ve destekleyici bakıma bağlı olarak, yaşam kalitesi, önemli ölçüde iyileştirilebilir.
Tip 4: Yetişkinlik döneminde genellikle 20'li yaşlardan sonra, çoğunlukla 30 yaş ve sonrasında ortaya çıkan en hafif ve en nadir formudur. Diğer SMA tiplerine göre kas zayıflığı daha hafif ve yavaş seyreder. Yaşam süreleri üzerinde ciddi bir etkisi yoktur. En belirgin semptom kas zayıflığıdır. Yine daha hafif olmakla birlikte solunum problemleri, motor becerilerde zorluk ve reflekslerde azalma diğer belirtilerdir. Yaşam süresi normaldir. Genellikle uzun ve sağlıklı bir hayat sürebilirler.
SMA (Spinal Musküler Atrofi) hastalığı genetik bir hastalıktır, akraba evliliği yapan SMA hastalığı taşıyıcısı bireyler önlem almazlarsa SMA’lı bebek sahibi olma ihtimalleri maalesef ki yüksektir. Ülkemizde SMA taşıyıcılığı yüksek olduğundan akraba evliliği yapmamış çiftlerde dahi SMA’lı bebek sahibi olma riski nispeten yüksektir.
Hastalıktan korunmanın en önemli unsurlarından birisi genetik taşıyıcılığın tespiti ve buna yönelik önlemler alınmasıdır.
Doğacak çocukların SMA’lı olma riski, genetik danışmanlık, prenatal testler ve tüp bebek teknolojileri ile azaltılabilir. SMA’lı bebek riskini azaltabilecek bireysel ve toplumsal bazda alınabilecek bazı önlemler;
-Genetik tarama testleri ve genetik danışmalık
-Prenatal Testler (Doğum Öncesi Testler)
-Preimplantasyon Genetik Tanı (PGT)
-SMA Farkındalık programları ve Bilinçlendirme
-Toplum Tabanlı Tarama Programları
-Gebelik Öncesi Genetik Danışmanlık
-SMA Farkındalığı ve Bilinçlendirme
-Erken teşhis ve tedavidir.
-Ailede SMA’lı hasta varsa veya çiftlerden birinde SMA taşıyıcılığı varsa mutlaka genetik tarama yapılmalıdır.
-SMA’nın sık görüldüğü bölgelerde yaşayan bireyler de genetik taşıyıcılık açısından risk altında olabilirler.
-Akraba evliliği yapacak veya yapmış olan çiftlerde SMA gibi otozomal resesif hastalıklar için risk daha yüksektir.
-Tekrarlayan düşük ya da ölü doğum nedeniyle bebek kaybı yaşayan ailelerde genetik hastalık görülme riski daha yüksektir.
-Etnik olarak risk altındaki bireylerde, örneğin Ashkenazi Yahudileri gibi bazı etnik kökenli bireylerde, bazı genetik hastalıkların görülme riski daha yüksektir.
-Tüp Bebek Tedavisi (IVF) planlayan çiftler zaten zorlu bir süreç yaşadıklarından SMA taşıyıcılığı gibi yüksek risk taşıyan hastalıklar açısından genetik tarama yaptırması uygun çiftlerdir.
Genetik tanı merkezinde yapılan genetik testler ile SMN1 genindeki mutasyonların varlığı saptanabilir.
Ailede SMA’lı birey varlığı taşıyıcılık riskini arttırır. Taşıyıcılık saptanması durumunda mutlaka genetik danışmanlık alınmalı, risk belirlenmeli ve ailedeki diğer bireyler de teste yönlendirilmelidir. Özellikle bebek planlayan ailelerde taşıyıcı bireyin eşinden de genetik test istenmelidir. Eşinde de mutasyon tespit edilen bireyler, Tüp bebek (IVF) ve preimplantasyon genetik tanı (PGT) yöntemleri ile sağlıklı bebeklere sahip olabilmektedirler.
SMA hastalığında uygulanan tedaviler hastalığın belirtilerini azaltmaya, hastaların yaşam kalitesini arttırmaya yönelik tedavilerdir.
SMA hastalığında FDA (Amerika Gıda ve İlaç dairesi) tarafından 3 tane ilaç onaylanmıştır.
1-Spinraza (Nusinersen), onay tarihi : Aralık 2016
2-Zolgensma (Onasemnogene Abeparvovec-xioi), onay tarihi : Mayıs 2019
3-Evrysdi (Risdiplam), onay tarihi : Ağustos 2020
Bu tedaviler SMA hastalığında vücutta eksik olan SMN proteininin üretimini ve miktarını artırarak hastalığın ilerlemesini yavaşlatır ve yaşam kalitesini yükseltir.
1-Spinraza (Nusinersen) : Bebeklik çağından yetişkinliğe kadar kadar tüm SMA tipleri için uygundur.
2-Zolgensma (Onasemnogene Abeparvovec-xioi) : Özellikle Tip 1 SMA hastalarında yani 2 yaşın altındaki bebeklerde kullanılmaktadır.
3-Evrysdi (Risdiplam) :2 aylık bebeklerden yetişkinliğe kadar tüm SMA tipleri için uygundur.
Bu tedaviler içinde özellikle Zolgensma (Onasemnogene Abeparvovec-xioi) tek seferlik bir gen tedavisi olarak SMA tip 1 hastaları için çığır açısı bir tedavi olarak öne çıkar.
Her üç tedavi de SMA hastalığının genetik yapısını hedefleyen ve hastalığın ilerlemesini yavaşlatmak semptomları hafifletmek ve iyileştirmek amacıyla geliştirilmiş tedavilerdir.
SMA hastalığının tedavisinde ilaç tedavilerine ek olarak destekleyici tedavilerin önemi büyüktür. Destekleyici tedaviler, semptomların yönetilmesi ve hastalığın etkilerinin en aza indirilmesine katkı sağlar. Bu hastalara yönelik bakım ve destekleyici tedavi yöntemleri arasında; fizyoterapi, solunum ve beslenme desteği, ortopedik yardımlar ve psikolojik destek gibi tedavi yöntemleri yer alır.
Dr. Nilgün Duman
Go upstairs