Obezite, Dünya Sağlık Örgütü tarafından sağlığı bozacak ölçüde vücutta aşırı yağ birikmesi olarak tanımlanmıştır. Günlük yaşamda bireylerin yaşa, cinsiyete, kronik hastalık durumuna, çalıştığı işe ve genetik faktörler gibi durumlarla değişen günlük enerjiye ihtiyaçları vardır.
Sağlıklı bir yaşam için alınan enerjiyle harcanan enerji arasında denge olmalıdır. Bu denge alınan enerji lehine dönerse obezite açısından risk oluşturur.
Boy ve kiloya dayalı vücut yağ oranının (vücut kitle endeksi) 30 ve üzeri olması durumunda da obezite olarak tanımlanır. Vücut kitle indeksi veya diğer adıyla boy kilo endeksi, bireyin vücut ağırlığının (kg cinsinden), boy uzunluğunun (metre cinsinden) karesine (BKI=kg/m2) bölünmesiyle elde edilen bir değerdir.
Obezite tanımlamalarında vücut kitle endeksi dışında bel çevresi ölçümleri, bel kalça oranı hesaplamaları, vücutta yağ ve kas dokusu oranlarının hesaplanması obezite riskinin değerlendirilmesinde oldukça önemlidir. Yine yaşa ve cinsiyete göre detaylı vücut kitle endeksi hesaplamaları daha sağlıklı sonuçlar verir.
Yaştan bağımsız olarak vücut yağ oranının erkeklerde % 25; kadınlarda ise % 30'un üzerine çıkması obezite riski ile ilişkilendirilir. Yine tek başına bel çevresi ölçümünün erkeklerde 94 cm, kadınlarda 80 cm ve üzerinde olması hastalık riski ile ilişkilidir. DSÖ’ne göre bel/kalça oranı kadınlarda 0.85’den ve erkeklerde ise 1.0’den fazla ise android tip obezite olarak kabul edilmektedir.
Çocuklarda büyüme ve gelişme yaşa boya ve kiloya göre hesaplanan persantil eğrileriyle belirlenir. Obezite tanımlamasında ve sağlık sorunlarında bu büyüme ve gelişme grafikleri bize yardımcı olur.
Vücut kitle endeksi bizim sağlıklı olup olmadığımız hakkında kesin bir bilgi vermez, obezite riski açısından bir tanımlama yapmaya yarayan bir hesaplamadır.
Obezite oluşumuna neden olan başlıca risk faktörlerini şöyle sıralayabiliriz;
Obezite birçok kronik hastalık için risk faktörü olarak sayılmaktadır.
Obezitede esas tedavi obeziteden korunmaktır ve bu korunma yöntemleri çocukluk çağlarında başlamalıdır. Özellikle çocukluk çağlarında beslenme, günlük alınan ve harcanan kalori dengesi, uyku alışkanlıkları çocuklara küçük yaşlarda kazandırılmalıdır. Çocukluk çağında özellikle adolesan dönemde fazla kilolu veya obez olarak tanımlanan çocuklar çok erken yaşlarda ciddi sağlık problemleriyle karşılaşabilirler.
Obezite tedavisinde amaç günlük kalori alımının kısıtlanması ve egzersiz temellidir. Tedavi seçenekleri; günlük hayatta bazı davranışsal değişikliklerle birlikte diyet, egzersiz, ilaç tedavisi ve cerrahi yöntemler olarak sıralanır.
-Kilo vermede esas amaç günlük alınan kaloriyi düşürmektir. Hedef VKİ 18,5- 24,9 arasında tutmaktır. Diyet bireye özgü olarak planlanmalıdır. Gerekli vücut ölçümleri yapıldıktan sonra bir beslenme uzmanı yardımıyla günlük alınan kalori miktarı ve öğünler hesaplanmalıdır.
-Diyet yapılmadan önce mutlaka risk faktörleri de göz önünde bulundurularak bireylerin hipertansiyon, diyabet, tiroit hormon bozuklukları gibi hastalıklar açısından taranıp tedavi süreçleri de göz önüne alınarak diyet programları oluşturulmalıdır.
-Çok kısa sürede hızlı kilo vermeyi hedefleyen diyetlerden ziyade uzun vadede sağlıklı bir şekilde kilo verilmesi hedeflenen ve sürekliliği olan diyet programları tercih edilmelidir.
-Günlük su tüketimi yeteri kadar olup, tuz ve şeker alımı kısıtlanmalı, şekerli ve tatlandırıcı içecekler, doymuş ve trans yağlardan zengin yiyecekler, ambalajlı ürünler diyetten çıkarılmalıdır.
- Alkol alımından uzak durulmalıdır.
- Yemek yeme alışkanlıkları değiştirilip az porsiyonla daha çok tokluk sağlayacak besinler tüketilmeli, eğer hızlı yemek yeme alışkanlığı varsa da yavaş yeme alışkanlığı kazanılmalıdır.
-Kilo vermede egzersiz de çok önemlidir; fakat obez bireylerin egzersiz yaparken ki yaralanma riski en aza indirilmelidir ve egzersiz programı bireye özgü olmalı, günlük alışkanlıklarına uygun olmalıdır.
-Egzersizde hedef her gün ortalama 30-40 dk kadar orta şiddette egzersiz olarak tanımlanabilir.
-Egzersiz planlanması yapılırken eğer var ise ek hastalık durumu da göz önüne alınarak egzersiz programı hazırlanmalıdır.
- Diyet ve egzersiz dışında davranışsal olarak bireyin durumu kabullenmesi ve kilo verme konusunda kararlı olması gerekmektedir. Diyet programlarına ödül konması gibi bazı motive edici yöntemler kilo verme süresince uygulanabilir. Günlük aktivitelerin değişmesi, yeme içme alışkanlıkların değişmesi bazı psikososyal durumlara yol açabilir, başa çıkılmayan durumlarda psikososyal destek alınabilinir.
- Kilo vermeye neden olan ilaç kullanımını bireyler kendileri karar vermemelidir, mutlaka bu gibi durumlarda bir doktora danışımalıdır.
- Diyet ve egzersizin yeterli olmadığı kilo verememe durumlarında obezite cerrahisi düşünüen hastalar da mutlaka bir doktorla görüşmelidir.
Dr. Hasan Ali Baş
Go upstairs