Çocuklarda alerji, bağışıklık sisteminin bazı maddelere karşı aşırı tepki göstermesi sonucu ortaya çıkar ve yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilir. Alerjiyi önlemek veya hafifletmek için, çevresel tetikleyicilerden korunma ve bağışıklık sistemini destekleyen tedbirler almak önemlidir.
Alerji, alerjen olarak bilinen çoğunlukla insan sağlığına zararsız olan şeylere karşı bağışıklık sisteminde meydana gelen anormal reaksiyonlardır. Bu reaksiyonlar basit semptomlara sebep olabileceği gibi hayati tehdit eden sağlık sorunlarına da yol açabilir.
Alerjik reaksiyonlar solunum sistemi, sindirim sistemi, deri, gözler gibi birçok sistemi etkileyebilir. Alerjenlerle temas sonrası vücutta bağışıklık sisteminin tetiklediği aşırı duyarlılık reaksiyonu oluşur.
Her yaş grubunda ve cinsiyette alerji gelişimi olur; fakat çocukluk çağında alerji gelişimi olan çocuklar yakından takip edilmelidir. Genetik yatkınlığı olanlarda, açık tenlilerde ve nemli havalarda yaşayan insanlarda alerji daha sık görülür.
Gelişmiş ülkelerde daha sık görülür. Stresör faktörlerin artması, hava ve gürültü kirliliğinin fazla olması alerjenlerin daha sık gelişmesine neden olmaktadır.
Genetik olarak alerjiye yatkın çocuklar ve ebeveynlerinde alerji öyküsü olan çocuklar alerji gelişimi açısından normal popülasyona göre daha risklidir. Ailede alerji öyküsü olması doğan çocuğun mutlaka alerjik bir çocuk olması anlamına gelmez sadece alerji açısından daha yakından takip edilmelidir.
Çocukluk çağının özellikle ilk 3 yılında en sık alerji gelişimine neden olan alerjenler süt ve yer fıstığıdır.
Besin alerjileri başlığı altında en sık görülen alerji nedenlerini;
-Süt, yer fıstığı, ceviz ve fındık gibi kabuklu yiyecekler, yumurta, balık, kabuklu deniz ürünleri, et şeklinde sıralayabiliriz.
Bunun dışında,
- Kedi köpek gibi evcil hayvanların tüyleri,
- Ağaç ve bitki poleni,
- Ev ve toz akarları,
- Böcek ısırıkları ve hayvan sokmaları,
- Arı sokması,
- İlaç alerjileri,
- Küpe, kolye, bileklik gibi takılar çocuklarda alerji gelişimine neden olabilir.
Yaşanılan coğrafyaya, iklim koşullarına göre değişkenlik göstermekle birlikte ülkemizde dönemsel olarak alerjik reaksiyonların en sık olduğu dönem bahar aylarıdır. Polenlerin daha sık olması, rüzgarların etkisi ve hava sıcaklıklarındaki değişikliklerden kaynaklı en sık bahar aylarında görürüz.
Çocuklarda alerji birçok sistemi etkileyen semptomlara neden olabilir.
Klinikte en sık karşılaştığımız şikayetler;
- Ciltte kızarıklık ve deri döküntüleri,
- Genel vücut kaşıntısı,
- Burun akıntısı, hapşırma, öksürme,
- Gözlerde yaşarma, kızarıklık, kaşıntı ve göz altında şişlik,
- Nefes almada zorluk, tıkanıklık,
- Özellikle besin alerjileri sonrası kolik tarzda karın ağrısıdır.
Alerjik rinit:
Çocukluk çağında görülen en sık alerjik hastalık alerjik rinittir. Halk arasında saman nezlesi olarak bilinen tabloda alerjene maruziyet sonrası burun akıntısı veya tıkanıklığı, hapşırma ve öksürme, gözlerde yaşarma olur. Hastalık süresi değişkenlik gösterir. Özellikle burun tıkanıklığı çocuklarda uyku kalitesini de çok etkiler. Tekrarlayan buna benzer şikayetler varlığında mutlaka bir doktorla görüşüp tedavi planlanması yapılmalıdır.
Alerjik astım:
Astım, çocukluk çağının en sık kronik rahatsızlığıdır. Ev tozu, kedi ve köpek tüyü, sigara dumanı ve hava kirliliği gibi etmenler alerjen olarak suçlanır. Hava yolu darlığı, nefes almada zorlanma gibi şikayetler olur. Alerjik astım tanılı çocuklarda uzun süreli tedavi planlanması yapılmalıdır.
Atopik dermatit:
Alerjen maruziyeti sonrası ciltte kızarıklık, kuruluk ve dökülmelerle seyreden bir cilt hastalığıdır. Özellikle anne sütünün kesilip ek gıdaya başlandığı dönemlerde sık rastlanır.
Atopik dermatitli çocukların ileriki yaşlarda alerjik astım gibi diğer alerji ile ilişkili hastalıklara yakalanma olasılığı yüksektir ve bu nedenle yakın takip edilmelidir.
Ürtiker:
Ciltte kabarıklık ve kaşıntılı lezyonlarla seyreden bir cilt rahatsızlığıdır. Oluşan döküntüler tedavi edildikten sonra iz bırakmadan iyileşir.
Besin alerjileri ve ilaç alerjileri de birçok sistemi etkileyen semptomlara yol açan alerjik hastalıklardır.
Tekrarlayan burun akıntısı veya tıkanıklığı, göz yaşarması, ciltte döküntüler, nefes almakta zorlanma gibi şikayetleri olan çocuklar mutlaka olası alerji değerlendirmesi açısından doktora başvurmalıdır. Alınan detaylı anamnez ve yapılan sistemik muayene sonrası çocuk alerji ve immünoloji doktorları tarafından deri testleri ve kan tahlilleri alerji tanısı koymak için kullanılır.
Bilinen veya şüpheli bir alerjen varlığında alerjenden alınan sıvı formlarının cilde enjeksiyonu sonrası oluşan reaksiyon gözlemlenir ve yapılan deri testleri sonucu alerji varlığı tespit edilir.
Bilinen veya şüpheli alerjen varlığından söz edemiyorsak ve hastada alerjik reaksiyonlar gözlemlenmişse, ciltten yapılan alerji testlerinde toplumda en sık alerji yapan alerjen etkenler araştırılır. Her hastada bir alerjen varlığı tespit edilemeyebilir. Hastaların diyete dikkat etmesi, çevresel faktörleri gözlemlemesi ve hastalığı tetikleyen alerjen maruziyeti tespit etmeye çalışması gerekmektedir.
Çocuklarda alerjinin esas tedavisi alerjiyi tetikleyen alerjen maruziyetinden kaçınmaktır. Eğer alerji testi sonrası varlığı bilinen bir alerjen varsa çevresel faktörleri ve diyeti ona göre düzenlemek gerekir. Alerjinin kesin bir tedavisi yoktur. Alerjen maruziyeti oldukça hastalık ataklar halinde devam eder, fakat semptomları rahatlatma tedavisi uygulanır.
Antihistaminik içeriği olan haplar ve kremler tedavide ilaç tedavisi olarak kullanılır.
İmmünoterapi (alerji aşısı) alerjik rinit, alerjik astım ve arı alerjisi gibi durumlarda uygulanabilir.
Tedavide ilaç kullanımı ve alerji aşısı gibi yöntemler doktora danıştıktan sonra başlanmalıdır.
- Anne sütü alımı desteklenmelidir. 6. Ayda ek gıdaya geçişle birlikte yemeklerde karmaşık öğünler tercih edilmemeli, içerik olarak tek ürün olacak şekilde yemekler ve çorbalar yapılmalıdır.
- Bağışıklık sistemi desteklenmeli, sağlıklı ve dengeli beslenmek, uyku düzeni oluşturmak önemlidir.
- Gün içerisinde yeterli sıvı alımı sağlanmalıdır.
- Çocuklara el yıkama alışkanlığı ve temizlik alışkanlığı erken yaşlarda kazandırılmalıdır.
- Çocuklarda ambalajlı ürünler tüketilmemelidir.
- Polen yoğunluğunun fazla olduğu mevsimlerde kapı ve pencereler kapalı tutulmalıdır. Evden çıkılan dönemlerde maske kullanımı desteklenmelidir. Eve gelirken kıyafetler değiştirilmelidir.
- Evde kullanılan klimaların bakımları yapılmalı ve belli aralıklarla temizlenmelidir.
- Bilinen alerjen varlığında çevresel faktörleri ve diyeti ona göre düzenlemek gerekir.
Dr. Hasan Ali Baş
Go upstairs